Allah’a yardım edilir mi?

yeniizmir.com gazetesi yazarlarından Gülcan Burhan, canlı ve cansız her tür varlığa yardımın Allah’a yardım olduğunu kaleme...

Allah’a yardım edilir mi?

yeniizmir.com gazetesi yazarlarından Gülcan Burhan, canlı ve cansız her tür varlığa yardımın Allah’a yardım olduğunu kaleme almış. Yazının tamamı şöyle:

Allah’a yardım edilir mi?

Kur’ân-Kerîm’in Muhammed suresi 7. ayetinde Rabbimiz şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Allah’a yardım ederseniz O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.”

Ayetin tam kelime çevirisi yukarıda verdiğimiz gibi. Ayetin çevirisini meallere baktığımızda “Allah’a yardım ederseniz” şart cümlesi parantez açılarak Allah’ın dinine, peygamberine, inananlara yardım ederseniz diye ayetin kendisinde olmayan ilave açıklamalar yapılmıştır.

Âl-i İmrân 81. ve Tevbe 40. ayetinde aynı yardım fiili Peygamber’e izafe edilmiştir. Haşr suresi 8. ayette ise Allah ve Peygamber’e birlikte izafe edilmiştir.

Peki, Allah yardıma muhtaç mıdır?

Tabii ki değil.

Allah’ın zatına/varlığına özel sıfatlardan biri de Kıyam bi-nefsihi’dir. Yani Allah’ın varlığının kendinden olup hiçbir yönden başkasına muhtaç olmamasını ifade eder.

Bugün Peygamber de vefat ettiğine göre Allah’a ve peygamberine nasıl yardım edeceğiz?

Allah’a ve peygamberine yardım, Peygamber’in getirdiği/tebliğ ettiği Allah’ın dininin emirlerine ve yasaklarına uymakla, Allah’ın bizden istediği sorumluluklarımızı yerine getirmekle olacaktır.

Muhammed 7. ayetini önceki ve sonraki ayetlerle birlikte değerlendirirsek Allah’a yardımın; O’na inanmak, doğru olmak ve dosdoğru işler yapmak olduğunu anlarız.

Bu yardım, canlı ve cansız varlığa faydası dokunan işlerle olacaktır.

Öğrencilerin öğretmene yardımı gibi… Öğrenciler derslerini çalışmakla yani görevlerini yapmakla öğretmenlilerine yardımcı olacaktır.

Şimdilerde birçok Müslüman, doğru olup dosdoğru işle yapmak için kendi üzerine düşen yükü/sorumluğu almaya/taşımaya hiç istekli değil.

Sorumluluk almak, doğru olup dosdoğru işler yapmak işine gelmiyor. Çünkü bu topraklarda doğru ve dürüst olmanın bir bedeli olduğunu cin gibi biliyor. Konforuna, menfaatine zarar gelmemesi için üç maymunu oynuyor.

İnsan, hangi dünyaya kulak veriyorsa başka dünyalara sağır kesiliyor. Adaletsizliği, zulmü ve acıyı kendine ve ailesine ilişinceye kadar duyarsız kalıyor. Etrafında dolu gibi yağan felaketlerden sesi kesilmiş “sessiz çığlığı” duymuyor.

Her şeyi Allah’a havale ediyor. Ne kadar büyük kriz varsa hepsini Allah çözsün, Allah halletsin, gücü mü yetmiyor gibisinden bir mantık işletiyor. Böyle yaparak aslında günahta işliyor…

Ayetin ve konunun biraz daha anlaşılması için yazıyı Kutsi bir hadisle bitirelim.

Hz. Peygamber şu şekilde aktarır:

“Allah Teâlâ kıyamet günü,

‘Ey âdemoğlu! Ben hasta oldum, sen beni ziyarete gelmedin!’ diyerek kuluna sitem eder.

Âdemoğlu da şöyle der: ‘Ya Rabbi! Sen âlemlerin sahibisin. Ben seni nasıl ziyaret edebilirdim ki?’ der. Allah da şöyle buyurur: ‘Bilmiyor muydun? Falan kulum hasta oldu ama sen onu ziyarete gitmemiştin. Ziyaret etseydin, beni onun yanında bulacağını bilmiyor muydun?’

‘Ey âdemoğlu! Ben senden yiyecek istedim de fakat sen bana yiyecek vermedin!’

Âdemoğlu da şöyle der: ‘Ya Rabbi! Sen âlemlerin Rabbi olduğun halde ben sana nasıl yiyecek veririm?’ Allah da şöyle buyurur: ‘Sen bilmez misin ki, benim falanca kulum senden yiyecek istemişti de sen ona yiyecek vermemiştin! Sen bilmez misin ki, eğer sen ona yiyecek verseydin, muhakkak ki, verdiğini benim yanımda bulacaktın!’

‘Ey âdemoğlu! Ben senden su istedim de sen bana su vermedin!’

Âdemoğlu da şöyle der: ‘Ya Rabbi! Sen âlemlerin Rabbi olduğun halde ben sana nasıl su veririm?’

Allah da şöyle buyurur: ‘Benim falanca kulum senden su istemişti de sen de ona su vermemiştin! Eğer sen ona su verseydin, muhakkak ki, verdiğini benim yanımda bulacaktın!’” (Müslim 2569/43)

Haber Merkezi