Belediyecilik kimin işi?
Turgay Kılıç Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, 30 Haziran Cuma günkü 'Kıyılarda Belediyecilik Çöktü' başlıklı köşesinde...
Turgay Kılıç
Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, 30 Haziran Cuma günkü ‘Kıyılarda Belediyecilik Çöktü’ başlıklı köşesinde bazı sahil kentlerinin çevre temizliği, yol çalışmaları ve şehrin içerisinde yayılan kötü kokulara dikkati çekti. Rotayı Antalya, Bodrum ve İzmir’e çeviren yazar Güngör, altyapı ve arıtma işinin Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın görevi olmadığı halde çalışmaları üstlendiğine işaret etti. İZSU ise “Kültür ve Turizm Bakanlığınca yapılmış herhangi bir atık su altyapısı veya arıtma tesisi bulunmamaktadır” dedi.
‘O bölgelerde yüzen biriyim’
İBB Başkanı Soyer, bayram öncesinde gazetecilere yaptığı açıklamada Körfez’in temizliği ve çalışmaları üzerinde yoğun çalışmaların olduğunu ifade etti. Çiğli Arıtma Tesisinin 4. Faz temel atma töreninde ise Körfez’in temizliği ile ilgili mucizenin beklenilmemesi üzerinde durmuştu. Konuyla ilgili detayları aktaran Soyer, “1972-73 yıllarında yani 50 yıl önce Körfez’de denize girerdim. Güzelyalı, Üçkuyular ve İnciraltı’nda denize girerdim. Son 50 yılda binlerce yıllık bir hikâye çok ağır bir tahribat almış. Göreve gelirken Büyük Kanal Projesi ile çözüldüğünü düşünüyordum. Yağmur suyu ve pis su kanallarının adına ‘Birleşik sistem’ denilen bir sistemle çalıştığını bilemiyordum. O sebeple 250 kilometre yol kazdık biz. Şehir içindeki 250 kilometrelik yolun asfaltını söktük, yol üzerini kaldırdık, içindeki kanalları söktük, yeraltı dereleri inşa ettik. Bunlar çok ağır bir maliyetle çok uzun bir zamana yayıldı. Alt yapı talebi olmayan bir yere giriyorsunuz, kaldırıyorsunuz. Bu da insanların huzurunu bozan bir tablo yaratıyor. Bunu yapmazsanız da binler yıllık temiz olan Körfez’in temizliğini sağlayamazsınız” dedi.
‘Uzun yıllar göz ardı edilmiş’
İBB Başkanı Soyer, Körfez’in kirliliği üzerinde göz ardı edilen çalışmalarını dikkate alarak, 60 milyon suyun arıtılması gerekirken 100 milyon suyun arıtma tesisini zorladığını ve arıtılmadan Körfez’e aktığına işaret etti. Bu durumun Körfez’i kirlettiğinin de altını çizen Soyer, “Büyük Kanal Projesi, yağmur suyu ve pis suyunun bir kanalda birikmesiyle arıtma tesisine gidiyor. Arıtma tesisi 60 milyon küp su arıtacakken 100 milyon metreküp su arıtıyor. Bu sebeple de verimli olmuyor ve yağmur ile pis suyu aynı kanaldan Körfez’e birlikte akmaya başlıyor. Bu ise uzun yıllar göz ardı edilmiş.
600 milyonluk yatırım
Çünkü arıtma tesisi çalışıyor, gelen pis su arıtılıyor ve çıkışta da yağmur suyuyla birlikte Körfez’e karışıyor. Bunu değiştirmeden Körfez, eski berrak ve pırıl pırıl günlerine geri dönemez. Biz de çok ağır maliyeti olan sadece parasal maliyetin ötesinde siyasi bir maliyete kalkışmış olduk. Yağmur ve pis suyu kanallarının ayrıştırılması 1. ve 3. fazın yeniden deniz yolunun yapılması ve 4. fazın devreye alınmasıdır. Sadece 4. faz 600 milyon liralık bir yatırım.
Bu ekonomik krizde biz, 10 yılı aşkın bir süredir sürekli yol alıp ihale edilen ve bir türlü ihale edilemeyen 4. fazın ihalesini gerçekleştirdik” dedi.
‘Körfez yüzülebilir hale gelebilecek’
Körfez’in çalışmalarında yüzülebilir olması için vatandaşın kirletmemesi gerektiğine değinen Soyer, şunları aktardı: “O Körfez’de yüzeceğim. Ama o ilk gördüğüm takvim içinde olamadı. Koku sorunu nasıl bittiyse şu anda yüzülebilir hale gelmesi de çok daha kısa sürede olacak. Evet, ‘elimde bir sihirli değnek yok’ derken şunu kastettim: ‘Bugün itibariyle bu gerçekleşemez.’
1.2.3. fazların yenilendiğin 4. faz gelecek yıl sonunda işletmeye alındığında, çamur kurutmayla ilgili tesis yenilendiğinde yağmur suyu ve pis suyu ile ilgili ilave yapacağımız pis su kanalları tamamlandığında Körfez yüzülebilir hale gelebilecek.
Körfez’in doğası zaten kendi kendini yeniliyor. Yeter ki biz kirletmeyelim. Bizler de kirletmeye devam ediyoruz. Öncelikli hedefimiz bunu durdurmaktır, bunu da durduracağız.”
‘Yerel yönetim tarafından işletilmektedir’
İzmir Büyükşehir Belediyesi iştirakinde bulunan İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğünün gazetemize yaptığı resmî açıklamada, Kültür ve Turizm Bakanlığınca yapılmış herhangi bir atık su altyapısı veya arıtma tesisinin bulunmadığına işaret etti. Yazar Güngör’ün iddialarını yalanlayan İZSU, konuya ilişkin şunları aktardı:
“Atıksu altyapılarının inşasına ilişkin hususlar ve sorumlu kurumlar Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliğinde tanımlanmıştır. Yönetmelik kapsamında ‘Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişme Bölgelerinde, turizm merkezlerinde Kültür ve Turizm Bakanlığı, yerleşim alanlarında ise ilgili Su ve Kanalizasyon İdareleri yetkili kılınmıştır.
İzmir’de yerel yönetimin sorumlu olduğu yerleşimlerde atık su altyapısı ihtiyaçları sağlanmakta olup Kültür ve Turizm Bakanlığınca yapılmış herhangi bir atık su altyapısı veya arıtma tesisi bulunmamaktadır. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin atık su altyapı planlamalarında, çevresindeki turizm alanları da dahil edilerek bir bütün olarak ele alınmaktadır.
Seferihisar Doğanbey, Menderes Özdere ve Gümüldür gibi bazı sahil yerleşimlerinde Kültür ve Turizm Bakanlığı sorumluluğunda bulunan ‘Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişme, turizm merkezi’ alanlarında bulunan atıksu altyapısı da yerel yönetim tarafından inşa edilmiş ve işletilmektedir.”