DÜNYA KOLEJİNDE VERGİ HAFTASI PROGRAMI YAPILDI
  Yarınlara İz Bırak Projesi kapsamında, Ödemiş Vergi Dairesi, Dünya Koleji öğrencilerine vergi haftası programı gerçekleştirdi....
Yarınlara İz Bırak Projesi kapsamında, Ödemiş Vergi Dairesi, Dünya Koleji öğrencilerine vergi haftası programı gerçekleştirdi. Programda Ödemiş Vergi Dairesi Müdürü Taner Doğu, Dünya Koleji ortaokul ve lise öğrencilerine vergi bilinci konusunda açıklamalar yaptı.
“1990 yılından bu yana her yıl Şubat ayının son haftasında kutlanmakta olan Vergi Haftasında vergi bilincinin çocuklarda ve genç nesillerde oluşturulması, toplumun tüm kesimlerine benimsetilmesi, mükelleflerin vergiye gönüllü uyumunun sağlanması ve kayıt dışı ekonomi ile mücadele bilincinin oluşturulması amaçlanmaktadır. Bu yıl 35. Vergi Haftasını kutlamaktayız.
Devletin; kamu hizmetlerini gerçekleştirmek, harcamalarını finanse etmek, ekonomik ve sosyal hayatı düzenlemek için; kanun yoluyla ve karşılıksız olarak, gerçek ve tüzel kişilerin gelirleri, harcamaları ve servetleri üzerinden aldığı parasal tutarlara VERGİ denir.
Devlet tarafından toplumun tamamına sunulan, toplumun müşterek ihtiyaçlarını karşılayan ve toplumun tümüne fayda sağlayan mal ve hizmet sunumu “kamu hizmeti” olarak adlandırılır. Bu hizmetler,
Genel Kamu Hizmetleri
Sosyal Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri
Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri
Eğitim Hizmetleri (Yarı Kamusal)
Sağlık Hizmetleri (Yarı Kamusal)
Savunma Hizmetleri olarak sınıflara ayrılmıştır.
Kamu hizmetleri, toplumun tüm üyelerinin herhangi bir bedel ödemeden kullanıp tüketebildiği, faydaları bölünemeyen, bir kişinin kullanım ve tüketiminin bir başkasının kullanım ve tüketimine engel olmadığı, piyasada alınıp satılamayan, boyutlarının piyasanın üretimine imkân tanımayacak kadar büyük olması nedeniyle yalnızca devletin üretmek zorunda olduğu mal ve hizmet sunumları olup;
-Günümüzde Refah devleti anlayışının daha da etkinleşmesi ve sosyal devlet olgusunun gelişimi sonucu sosyal yardım ve hizmet harcamalarını artırmış,
-Nüfus artışı,
-Doğal afet ve salgın hastalıkların artışı,
Terör olaylarının artışı ve komşu ülkelerdeki iç savaşlar nedeniyle savunma sanayi ve güvenlik harcamalarının artışı,
Sanayileşme ve teknolojinin sürekli ve küresel gelişimi sonucu arge ve teknoloji yatırımlarının artışı,-Çevre kirliliğinin önlenmesi, enerji temini, eğitim ve sağlık alanlarında yapılan yatırımlar, yol, baraj, köprü yapımları, alt yapı yatırımları, makine ve teçhizat alımları, taşıt alımları, büyük onarım giderlerinin artışı kamu hizmetlerinin hacimsel yoğunluğunu artırmış ve devlet kamu kaynaklarını gittikçe artan oranlarda kullanmak zorunda kalmıştır.
Böyle olunca da Devlet bu harcamaları karşılayacak daha fazla kaynak ve finansmana ihtiyaç duyar hale gelmiştir. Bu kaynakların içinde vergiler devletin en yüksek gelir kalemini oluşturmaktadır.
Dolaysız vergi, gelir/kazanç ve servet üzerinden alınan vergileri kapsamaktadır.
Dolaylı vergiler ise
kişilerin mali gücüne bakılmaksızın,
tüketime/harcamaya bağlı olarak alınan,
ürüne ödenen tutarın içerisinde yer alan,
SATIN ALINDIĞI ANDA ÖDENEN ve bu halinden ötürü anestezik yapısı kuvvetli olan KDV, ÖTV, ÖİV gibi harcama vergilerini ifade etmektedir.
2022 yılında Doğrudan Vergi türü olan şahıs ve kurumların Gelir ve Kazançları Üzerinden Alınan Vergiler toplam vergi gelirleri içinde % 30,9 gibi düşük bir orana sahip olup bu oranın %53 ü kurumlardan, % 47 si şahıslardan toplanmıştır. Çok acıdır ki o kadar ticari, zirai, serbest meslek kazancı ve kira geliri olan şahıs varken % 47 lik dilimin %89’u maaş ve ücretli kesim olan MEMUR ve İŞÇİLERDEN alınan vergilerdir.
İthalde alınan KDV’nin gümrük vergisiyle birlikte ödendikten sonra gümrük geçişine izin verilmesi tahsilat oranının oldukça yüksek çıkmasına yol açmaktadır.
Dolaylı vergilerdeki payın artması, son tüketici üzerindeki vergi yükünde bir artışa neden olmaktadır. Çünkü temel vergi prensipleri arasında olan “dolaylı vergilerin yansıtılabilmesi” kuralı son tüketicide çalışmamaktadır ve bu vergi harcama üzerinden tahsil edildiği için gelir artışı olmadan daha fazla vergi ödenmekte, artan ve yaygınlaşan bu vergiler günün sonunda tüketici üzerinde kalmaktadır.
Sosyal adalet, gelir dağılımı, vergi adalet yönünden toplam vergi gelirleri içindeki dolaysız vergilerin payının artırılması, dolaylı vergilerin payının azaltılması gerektiği açıktır.
Ülkemiz vergilemede adalet ilkesi ile mali güç ölçütünü anayasasında açıkça belirleyen az sayıda OECD ülkesinden biri olmasına rağmen, OECD ülkelerinin ortalama dolaylı vergi yükü %33 seviyesinde, Türkiye de ise bu oran %69,1’ dir
Kamu harcamalarının ve giderlerinin milli gelirden daha hızlı bir şekilde artış göstermesi ve vergilendirme yoluyla kişilerin veya toplulukların mali ve iktisadi güçlerinde bir azalma, BAZI mükelleflerin vergiye karşı tepki duymalarına ve vergiden kısmen yada tamamen kurtulma yollarına başvurmalarına neden olmakta;
1-Vergi kaçırma ve
2-Kayıt dışı ekonomiye kayma
eğilimlerini artmaktadır.
Vergilendirilmesi gereken bir işin ya da olayın vergi dışı bırakılarak vergi idaresine bildirilmemesi ve ödenmesi gerekli olan verginin ödenmeyerek vergi yükünün tümünün veya bir kısmının dışında kalma çabası VERGİ KAÇIRMA’ dır ve buda kanunlarımızda suçtur.
Mal ve hizmet satışlarında fatura, serbest meslek makbuzu, fiş düzenlememek veya eksik düzenlemek, kira gelirlerinin gizlenmesi, sahte (naylon) fatura kullanımı belli başlı vergi kaçırma yöntemlerindendir.
Devletten gizlenen, kayda geçirilmeyen ve bu sebeple denetlenemeyen merdiven altı üretim ve yurt dışından ülkeye vergisi ödenmeden sokulan kaçak mal ekonomisi de KAYIT DIŞI EKONOMİ’dir. Bu malları üretenler ve yurda kaçak yollarla sokanlar vergi dairesine kayıt olmaksızın çalışırlar, imal edilen mal miktarını gizlerler ve korsan mal üretirler ve bunları faturasız, fişsiz satarlar.
Ülkemizde kamu gelirleri içinde çok büyük bir paya sahip olan vergi gelirlerinin yeterli düzeye ulaştırılamamasının ve bizim katlandığımız yüksek oranlı dolaylı vergilerin yükünün günden güne artışının en önemli sebebi vergi kayıp ve kaçaklarıdır.
Bu durum vergi bilinci ve ahlakına sahip vergiye gönüllü uyum gösteren mükellefleri her yönden olumsuz etkilemektedir.
Kamu hizmetlerinin gerçekleştirilmesi bakımından verginin önemini bilen toplum bireylerinin, vergi ile ilgili ödevlerini yerine getirmedeki istekliliklerinin düzeyine VERGİ BİLİNCİ denilmektedir.
Vergi bilincinin yüksek olduğu toplumlarda bireyler ödedikleri vergilerin devlet tarafından nerelere harcandığını bilirler ve bunun neticesinde, üzerlerine düşen vergi ile ilgili yükümlülüklerini kendilerinden beklenildiği gibi ve isteyerek yerine getirirler. Vergi bilinci gelişmiş mükellefler gelirlerine ilişkin bilgilerini dürüst bir şekilde sunarak, vergi yükümlülüğünü yerine getirme konusunda memnuniyet ve gurur duyarlar.
Mükelleflerin vergi bilincinin artması, vergi ahlakını da artıran bir olgudur.
Mükelleflerin vergi yasalarından doğan yükümlülüklerini, gerçeğe uygun bir şekilde yerine getirme konusundaki davranışlarının düzeyine VERGİ AHLAKI denilmektedir. Vergi ahlakı, vergi ödemeye yönelik ahlaki bir zorunluluk ya da vergi ödeyerek topluma katkıda bulunma inancı olarak da düşünülebilir.
Vergi bilinci ve vergi ahlakı yüksek mükellefler tarafından vergiye ilişkin yükümlülüklerin eksiksiz, zamanında, tam ve doğru olarak yerine getirilmesi ve vergiye ilişkin kayıtların doğru tutulması, beyannamelerin kanunlarda belirtilen sürelerde verilmesi, borçların doğru hesaplanması ve bildirilmesi ve borçların süresinde ödenmesiyle vergiye gönüllü uyumu sağlanmış olurlar.
Vergiye uyum gösteren bireyler, vergi ödemeyi vatandaşlık görevi, vergi kaçırmayı ise ahlakdışı görürler ve ahlak düzeyi yüksek olan bireylerin vergiye uyum düzeyi de yüksek olur.
VERGİ,
BAZILARI İÇİN DEĞİL; HERKES İÇİN
“ANAYASAL BİR ÖDEV, AHLAKİ BİR GÖREVDİR.”
Vergi bilincine sahip olmayan insanlar, vergi ödevlerini tam ve zamanında yerine getiren binlerce belki milyonlarca insanın kamu hizmetlerinden yararlanma hakkını gasbetmekte ve daha da önemlisi devleti; bütçe açığını kapatmak ve kamu harcamalarının finansmanı borçlanma gibi finansman kaynaklarına yönelmeye zorlamaktadırlar.
Bizlere düşen görev ise;
Vergiye tabi bir gelir elde ettikten sonra dışsal herhangi bir baskıya gerek kalmadan, gönüllü olarak ve bunu kendimize vatandaşlık görevi ve ödev bilerek gelirlerimizi tam ve eksiksiz beyan edip vergisini ödemektir. Vergi bilinci, vergi ahlakı ve kültürü oturmuş ve vergiye gönüllü uyumu yüksek vatandaşlar olarak; merdiven altı sağlıksız ve kalitesiz ürünler ile kaçak olarak yurda sokulmuş ürünleri almayalım, bazen hiçbir neden olmaksızın unutarak veya fiş almanın gerekliliğini bilmeyerek istemediğimiz fiş ya da faturaları yaptığımız her alış verişte isteyelim, bu belgeleri vermeyen yerlerden alış veriş yapmayalım ve ihbarda bulunalım.
Unutmayın!!!
Alınmayan her fiş veya fatura bazılarının sebepsiz zenginleşmesine, bizlerin ve devletin fakirleşmesine; daha da önemlisi devlet tarafından bize sunulacak daha iyi bir kamu hizmetinden ya da sunulmasını isteme hakkından vazgeçmemize neden olacaktır.”