'Ege'de akademik teamül yok sayıldı'

Yeni İzmir/Demet Gürgen 2017 yılında Ege Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandıktan sonra 2021 yılında üniversiteye ikinci kez rektör...

'Ege'de akademik teamül yok sayıldı'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Yeni İzmir/Demet Gürgen

2017 yılında Ege Üniversitesi Rektörlüğü’ne atandıktan sonra 2021 yılında üniversiteye ikinci kez rektör olarak atanan Prof. Dr. Necdet Budak, “Öğrenciliğimden bu yana 41 yıldır mensubu olmaktan onur ve gurur duyduğum Ziraat Fakültemizin Yönetim Kurulunun, dekanlık binasına ismimi vermesi beni ziyadesiyle gururlandırdı. Şahsıma bu onuru yaşatan Ziraat Fakültesi mensuplarına teşekkür ederim” diyerek sosyal medya hesabından paylaşımda bulundu. Dekanlık binasına isim verilmesi tepkiye neden oldu.

Dikkat çeken paylaşımlar

Üniversite Hastanesi’nin çamaşırhanesinin açılışına katılıp kurdela kesen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Bakanlarla verdiği pozları üniversitenin internet sayfasında ‘Öğrencilerin Kariyer Gelişimin En Etkin Şekilde Destekleyen Üniversite Ödülünü Alan İlk ve Tek Üniversite’, ‘Araştırma Üniversitesi Olduk’ ve ‘Türkiye’de tam akradite olan Üniversite’ gibi başlıklarla paylaşan Rektör Prof. Dr. Budak’ın adının binaya verilmesi tepki topladı.

Çakışmıyor, çelişiyor

Üniversitelerde binalara çeşitli isim verme konusunda yazılı olan kurallar ve yasalar olduğunu dile getiren Eğitim-Sen İzmir Üniversiteler Şubesi Başkanı Ümit Akıncı, “Bu konu akademik teamül denilen üniversitede yazılı olmayan bir takım kurallar çerçevesinde ilerler. Teamül yasa da ve yönetmelikte olmayan durumlardır. Fakat bu durumların bir kaynağı vardır. Ege Üniversitesi’nde dekanlık binasına isim verilmesi yönetmelikler ile çakışmıyor. Ancak akademik teamüller ile ciddi bir şekilde çelişiyor. Kamu binalarında ya da üniversitelerde binalarına isim vermeye gösterilecek örnekler bulunuyor. Bu örnekler sadece Türkiye’de değil dünyada da yaygın ama bu isimlendirmeler akademik teamüllere uygun yapılıyor. Bilim camiasına çok önemli katkılarda bulunmuş bilim insanlarının da adının verildiği yapılar var. İTÜ Mustafa İnan Kütüphanesi, Feza Gürsey Enstitüsü, Gazi Üniversitesi Naim Süleymanoğlu binası… Fakat tüm bu örneklerdeki isimlerin kendi alanlarında yaptığı katkılar, geniş kesimlerce kabul görmüştür. Bu durum bilime önemli derecede katkı sağlayanlar adına gelenek haline getirilmiş bir eylemdir ve devam da etmektedir” ifadelerini kullandı.

‘İki amaçla da uyumsuz’

İsimlendirme yapılırken iki amaca uygun olarak yapılması gerektiğinin altını çizen Akıncı, “Bu isimlendirme yapılırken iki önemli amaç vardır. Bilim, sanat veya felsefe gibi alanlarda çok mühim katkılarda bulunmuş insanların isimlerini ve anılarını yaşatmak. İkinci amaç ise üniversitede bütün çalışanları hem de bütün öğrencileri bu binalara verilen isimler aracılığı ile bir örnek oluşturmak ve bu örnekleri yaşatmak. Prof. Dr. Necdet Budak’ın binaya isminin verilmesi bahsettiğim iki amaç ile örtüşmüyor. Kurucu rektörlerin isimlerinin verilmesi de normal karşılanacak bir durumdur fakat böyle bir şey de söz konusu olayla alakalı değil. Eğer ki bilime mâl olmuş bir isim olsaydı bu kadar tepki görmeyecekti. Fakat böyle bir durum söz konusu olmadığı için tepki ile karşılaşılması garip gelmemeli” dedi.

Senatodan itiraz yok

Durumun kabul edilemez olduğunu aktaran Akıncı, “Üniversite camiası için de kabul edilebilir bir durum değil. Bir de bu ismin binaya verilmesi sürecine bakmak lazım. Senato yetkisi ile veriliyor. Bütün senato bulunan akademisyeninden profesörüne kadar oy kullanan üyelerin bu duruma itiraz etmemesi de işin düşündürmesi gereken bir diğer boyutu” diyerek sonlandırdı.