Eğitim ve Sosyo Ekonomik durum suçta etken faktör
Prof. Dr. Karatay, Türkiye’deki çocuk eğitim evlerinde kalan suça sürüklenmiş çocukların sosyo ekonomik durumlarındaki benzerlikleri dikkate...
Prof. Dr. Karatay, Türkiye’deki çocuk eğitim evlerinde kalan suça sürüklenmiş çocukların sosyo ekonomik durumlarındaki benzerlikleri dikkate alarak, eğitim düzeyi ve sosyo ekonomik durumun suça meyilde önemli bir faktör olduğunu belirtti.
Türkiye’de hüküm yemiş çocukların kaldığı kurumlar ‘ıslahevi’ kavramı yerine “çocuk eğitim evi” kullanılmaya başlandığını ifade eden Karatay, “Suçlu çocuk” kavramı da artık yerini ağırlıklı olarak ‘suça sürüklenen çocuk’ kavramına bırakmıştır. Kişisel gelişimini tamamlamayan, ceza ehliyeti olmayan çocuk içinde bulunduğu yapı ve çevresel faktörler itibariyle de suça sürüklenebilir. Bu sebeple çocuklara özel bir yargılama ve infaz sistemi geliştirilmiştir. Çocuklara özgü soruşturma (çocuk polisi), yargılama (çocuk mahkemesi) ve infaz sistemi (çocuk eğitim evi) sistemin ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir.” dedi.
Çocuk eğitim evlerinde yargılama sonucunda cezası kesinleşen 12-18 yaş aralığındaki çocukların kaldığını ifade eden Prof. Dr. Abdullah Karatay, “Buralarda kalan çocukların cezalandırılmasından çok; güvenlik tedbiriyle birlikte eğitilmeleri, meslek edinmeleri ve topluma yeniden kazandırılmaları hedeflenmektedir. Bu kurumlar, henüz ergin olmayan kişiler olarak çocukların evrensel kurallar doğrultusunda rehabilitasyonun yapılmaya çalışıldığı tesisler olarak tanımlanır.” dedi.
TEMEL SORUN SOSYO EKONOMİ
Çocuk eğitim evlerinde kalan çocukların tamamına yakınını (%91.2’si) 15-17 yaş arasındaki çocukların oluşturduğunu kaydeden Prof. Dr. Abdullah Karatay, “Ailelerinin geldikleri bölgeler sıralamasında ilk sıralarda %27,4 ile Güney Doğu Anadolu Bölgesi, %20 ile Marmara Bölgesi yer almaktadır. Önemli bir nokta, bu çocukların okuryazarlığının zayıf olduğu, düşük sosyo ekonomik gruba mensup ailelerden gelmesidir. Örneğin bu çocukların annelerinin %35’nin okuma yazması yokken yine %73.4’nin anneleri herhangi bir gelir getirici işte çalışmamaktadır. Bu veriler Türkiye’de çocukların suça sürüklenme sebeplerinin esas olarak sosyo ekonomik gibi yapısal nedenlerle açıklanabileceğini göstermektedir.” diye konuştu. Çocukların karıştıkları suçlara bakıldığında da aynı durumun görüldüğünü belirten Karatay, “2021 yılındaki verilere göre, çocukların %49,8’i hırsızlık ve %17,5’nin yağma suçundan emniyet birimlerine getirilmiş.”dedi.
SUÇ OLMAMASI İÇİN ÖNLEYİCİ TEDBİR ŞART
Suça itilmiş ve çocuk eğitim evlerinde kalan çocukların, bu kurumlara girdikten sonra ciddi ruhsal problemler yaşadıklarını belirten Karatay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yapılan bir araştırmada çocukların aileleri ve genel olarak koruyucu sistemlerinden izole olmaları nedeniyle, çocuk eğitim evlerindeki çocukların en az %35’inin depresyon yaşadıkları tespit edilmiştir. Ayrıca bu tür toplu kurumlarda kalan çocuklar bir süre sonra akran dinamikleri ile bu alt kültüre uyum sağlamakta ve suç işlemeye yatkınlıklar geliştirmektedir. Yine yapılan araştırmalarda, ikinci kez suça karışan çocukların %71’nin daha önce cezaevi geçmişi olduğu görülmektedir. Buradan da bu kurumların rehabilite başarılarının zayıf olduğu ve esas olarak “önleyici tedbirlere” ağırlık verilerek öncelikle çocukların suçla tanışmamalarının sağlanmasının önemini göstermektedir.” dedi.
SUÇA SÜRÜKLENME ÖNLENEBİLİR BİR ŞEY
Karatay, çocukların kapalı kurumlarda ‘ikincil sosyalizasyon’ süreçlerine maruz kaldıkları için, yeniden suça karışmaya eğilimli gösterebildiklerini altını çizerek “Çocukların %68,6’sı hapishaneden tahliye olduktan sonraki bir yıl içinde tekrar adalet sistemi içerisine dahil olmakta ve ceza almaktadır. Bunun temel nedeni de cezaevi ya da çocuk eğitim evi sonrası koruma kurullarının rehberlik, istihdam ve sosyal yardım sisteminin yetersiz, etkisiz olmasıdır. Özel olarak da psikolojik destek sunan bir mekanizma söz konusu değildir.” dedi.
Prof. Dr. Abdullah Karatay, çocukların suça sürüklenmesinin önlenmesi konusundaki araştırmalardan bilgi vererek sözlerini noktaladı.
Çocuk eğitim evlerinde kalan çocukların meslek edinmeleri ve eğitim hayatının içinde kalmaları için çaba gösterildiğini vurgulayan Karatay, “hatta çocuklar eğitimlerine devam etme koşuluyla 21 yaşına kadar da kapalı cezaevlerinde değil; özel firar önlemleri olmayan eğitim evlerinde kalabilmektedirler.
Yapılan araştırmalar, ailenin çocuğun suça karışmasında doğrudan etkisi olmadığını, daha çok arkadaş ya da akran çevresinin etkili olduğunu gösteriyor. Bu durum çocuğun suça sürüklenmesinin önlenebileceğine işaret ediyor. Özellikle çocuk takip ve rehabilitasyon gibi sosyal hizmet müdahaleleri ile suça karışmasının önlenebileceği hususu son derece önemlidir.” dedi.
HABER MERKEZİ