”Kültürpark’ın Tüketilmesini İstemiyoruz”
Yeni İzmir / Sıla ARABACIOĞLU Kültürpark, 1 Eylül 1936'da İsmet İnönü tarafından açıldı. Belediyehizmeti de 2020...
Yeni İzmir / Sıla ARABACIOĞLU
Kültürpark, 1 Eylül 1936’da İsmet İnönü tarafından açıldı. Belediyehizmeti de 2020 yılında meydana gelen İzmir Depremi’nden beri Kültürpark’ın içinde yer alan hollerde verilirken meslek örgütleri
alanın ‘işlevsizleştiğini’ savundu. Kültürpark Platformu’ndan Yasemin Sağlam ve Uluğ Cem Balkanlı bu konuda görüşlerini bildirdi. Sağlam, Kültürpark’ın içinde yer alan yapılarla ilgili de çağrıda bulundu.
Kültürpark’ın bakımsızlığı ve kente hiçbir yararı olmayan etkinliklerle parkın tüketilmesini istemediklerini dile getiren Sağlam, “Ada, Göl gazinoları, Paraşüt Kulesi’nin terk edilmişliğine, Lunapark’ın perişanlığına hemen son verilsin istiyoruz” diye konuştu.
‘İHANET OLARAK GÖRÜYORUZ’
Kültürpark’ın öncelikle bir park olarak değerlendirilmesini dile getiren Uluğ Cem Balkanlı, “Öncelikle park işlevini yerine getirmelidir. Kültürpark’taki ağaçlar, çiçekler, alanda yaşayan ya da geçici olarak
bulunan diğer canlıların yaşaması için gerekli alt yapı ve düzenlemeler yapılmışsa işlev yerine geliyordur. Eğer eksiklikler varsa, bu da parkın yeşil dokusuna çiçeklerine, ağaçlarına bakmayan, parkı kendisine
mesken edinmiş kuşlara, sincaplara, böceklere, kurbağalara, kedilere ve diğer kullanıcılara gerekli hizmetleri vermeyen, yaşam olanağını sürdürülebilir kılmayan kurumdan kaynaklanır. Kültürpark'ın temel eksenleri onun tarihsel ve doğal Sit alanı olmasıdır. Alanın bu onun potansiyelini ve kamusal bir alan olarak kullanılma gerekliliğini ortaya koyar. Bunun mekânsal karşılığı da kent parkı olmasıdır” dedi.
Balkanlı, 90’lı yılların sonrasında hızla gelişen teknoloji bilgiye erişimi çok hızlandığını ve Kültürpark’a adını veren fuarın tamamen işlevini yitirdiğini dile getirerek, “Kültürpark’ın önemi ve değeri giderek artan
ana işlevi artık kentin bütünüyle ve içinde bulunduğu bağlamla ilişkili olarak spor, kültür ve dinlence faaliyetlerini doğrudan karşılayan bir kamusal kent parkı olmasıdır. Kentte İnciraltı’na kadar nefes alınacak
hiçbir yeşil alanın olmadığını unutmayalım. Giderek artan kent nüfusu ve iklim krizinin etkilerine karşı mücadelede; yeşil alanların önemi ortadayken, bu çok değerli alana kongre merkezi gibi herhangi bir
kalıcı yapı yapılması, Parkın Basmane Çukuru’nun arka bahçesi olarak ele alınması ve kentin en önemli müştereğine ihanet olarak görüyor ve karşı çıkıyoruz” diye konuştu.
‘PAZAR YERİNE DÖNÜŞTÜ’
Kültürpark kent parkı olan işlevini sağlıklı bir şekilde sürdüremediğini belirten Balkanlı, “İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından 2 yıl önce yaptırılmış olan araştırmada yer aldığı gibi park an itibariyle en fazla 5
bin 600 kişiyi barındırmalıdır. Oysa, deprem sonrası Kültürpark’a yerleşen belediyede binlerce kişi çalışırken, binlercesi de işini görebilmek için belediye kurumlarına girip, çıkmaktadır. İnsan trafiği, aslında parka girişleri yasak olan araç trafiğini de beraberinde getirmiştir. Ayrıca butik etkinliklerle parkın işlevi korunarak sürdürülebilecek iken, gösteriş arayışında olan yönetimler devasa organizasyonları parka taşımaktadır. Bunların yanı sıra hiç de gerekli olmayan bir şekilde park, pazar yerine dönüştürülmüştür” ifadelerini kullandı.
‘YOK OLACAK’
Cem Balkanlı, Kültürpark’ın çok farklı canlı popülasyonuna ev sahibiolduğunu vurgulayarak, “Ama duyarsız ve özensiz kullanımlarlaonların yaşamlarının tehdit edildiğini de unutmamalıyız. 2 yıl önce İzmir’de bu yıl da 11 kentimizde yaşadığımız depremler göstermiştir ki, park niteliğindeki açık ve yeşil alanlar, tüm canlılar için yaşamsal önem taşımaktadır. Kültürpark’ın işlevini sürdürebilmesi ve gerçekten
kamusal alan, kent müştereği haline dönüşebilmesi için; yerel yönetimin yapması gereken yapısal yüzeyleri azaltmak, yeni yapılaşmalara ihtiyaç duyulacak işlevler yaratmamak, Kültürpark’tan
en hızlı şekilde taşınarak, korunması konusunda mutabık kalınan yapılar dışındaki tüm yapıları yeşil alana katarak önünü açmaktır. Aksi durumda, Kültürpark’ın hassas ekolojik dengesi kısa süre içinde yok
olup gidecektir. Biz Kültürpark Platformu olarak parkımızın ekolojik eksende değerlendirilmesini, rehabilitasyon sürecinin ciddi bir şekilde ele alınıp korunmasını istiyoruz. Kültürpark’ın ekolojik
dengesinin kaybı, tüm İzmir’in ekolojisinin yok olmasının ilk adımı olacaktır, bunun sorumluluğunun da çok büyük olduğunu kimse” açıklamasını yaptı.
‘TARİHİ DEĞER’
Kültürpark Platformu’ndan Yasemin Sağlam ise Kültürpark’ın içinde hem tarihi hem sosyal hem kültürel hem de sportif değer taşıyan alanlar olduğunu söyledi ve ekledi: “Parkın kapıları, Ada Gazinosu, Göl Gazinosu, Paraşüt Kulesi, Gül Bahçesi, Celal Atik Spor Salonu bu değerlerin en önemli
örneklerindendir. 1930’ların sonunda ya da 40’lı yıllarda yapılmış olan bu değerlerimizden hiç birisi bugün kamusal kullanıma açık değil. 2019 yılının son ayında “Tarihi ve doğal sit alanı” olan parkımızın
barındırdığı Göl, Ada Gazinosu gibi yakın Cumhuriyet’in mimari değerlerine denetimsiz olarak müdahale edilerek sözde restore edilmeye çalışıldı. Oysa ki; Ada Gazinosu Kültürpark’ın önemli eğlence
mekanlarından biriydi. 1937’de Behçet Uz’un belediye başkanlığı döneminde, çay bahçesi olarak inşa edilmiş, 1958’de önemli mimarlarımızdan Rıza Aşkan tarafından yenilenmişti. Halkın çay
içmesi ve annelerin çocuklarını emzirebilmesi için tasarlanan yapı,ismini de üzerinde bulunduğu adacıktan almıştı. Bu ada, Park’a yapılan gölün içinde, gölün hafriyatından elde edilen toprakla
oluşturulmuştu”
‘TANINMAZ HALDE’
Göl Gazinosu’yla ilgili konuşan Sağlam, “Orası müzikli, dans edilen, caz dinlenen içki servis edilen bir Gazino idi. İzmir Belediyesi dönemin ünlü mimarı Rıza Aşkan’a 1950’li yılların sonuna doğru, bu
yapıları çağdaşlaştırdı. Her iki yapı da uzun yıllar boyunca eklentiler ve bilinçsiz kullanım nedeni ile oldukça yıprandı ve tanınmaz hale geldi. Her iki yapının da mutlaka asıllarına uygun olarak restore edilmesi, nitelikli hizmet sunacak şekilde, özgün kimliklerinin zarar görmeyeceği bir işletme modeli ile kamuya sunulması bekleniyor” dedi.
‘KAMUYA SUNULMALI’
Öte yandan yine Kültürpark’ın içinde yer alan Paraşüt Kulesi’nin Behçet Uz’un THK’na önerisi ile 1937 yılında yapıldı ve yıllarca havacılığı sevdirmek adına sayısız etkinlikler yapıldığını söyleyen
Sağlam, “Son yıllarda ne THK ve ne de Belediye yönetimi Kule’nin sorumluluğunu üstlenmedi, restorasyona dönük ihtiyaçlar bir diğerinden dolayı bekleyip, kulenin faaliyet dışı kalmasına neden
olundu. Kültürpark Platformu olarak Kule’nin de en kısa sürede tamir ve bakımının yapılarak, Gazinolar gibi aslına uygun işlevleri ile kamunun kullanımına sunulmasını bekliyoruz” diye konuştu.
Celal Atik Spor Salonu’nun da yapı eklentilerle bozulmuş ve oldukçayıpranmış durumda olduğunu söyleyen Sağlam, “Özgün haline dönüştürülebilir veya Celal Atik Yüzme Havuzu ile birlikte daha kamusal ve çağdaş bir anlayışla, yıkılıp inşa alanını arttırmadan yeniden projelendirilmelidir” ifadelerini kullandı
Yasemin Sağlam, İzmirli vatandaşların Kültürpark’ta Kongre Merkezi yapılmasını istemediğini belirterek, “Vatandaş, parkına kavuşmak istiyor. Kültürpark’ın bakımsızlığına, kente hiçbir yararı olmayan Terra
Madre gibi kime yararı olduğu anlaşılamayan etkinliklerle parkın tüketilmesini istemiyoruz. Ada, Göl gazinoları, Paraşüt Kulesi’nin terk edilmişliğine, Lunapark’ın perişanlığına hemen son verilsin istiyoruz.
Yeşil dokunun bakımının düzenli olarak yapılmasını bekliyoruz. Tekrar anımsatıyoruz bunların herhangi birisi için Koruma Kurulu’nun kararı gerekmiyor. Son olarak tüm İzmirlilere çağrı yapıyoruz Kültürpark
İzmir’in yaşam vahasına hep birlikte sahip çıkalım” ifadelerini kullandı.
Haber Merkezi