Muhafazakâr kesimde ‘laiklik’ endişesi büyüyor
yenikiraz.com yazarından Turgay Kılıç'ın haberine göre Muhafazakâr alemin tartışmalarında hafta tatilinin pazardan cumaya alınması yeniden gün...
yenikiraz.com yazarından Turgay Kılıç’ın haberine göre; Muhafazakâr alemin tartışmalarında hafta tatilinin pazardan cumaya alınması yeniden gün yüzüne çıkmasıyla ve tartışmaların tazeliği sürerken bir başka tartışma dahil edildi. Atatürk’ün 1938’den beri huzur içinde uyumaya çalıştığı kabrine de saldıran muhafazakâr kesim, bu defa Anıtkabir’e cami açılması üzerinde durdu. Sosyal medyada politikacıların ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın da katıldığı ‘Cuma tatil olsun’ tartışmasına bazı yazarlar da katıldı.
Ticari uyum
Avrupa ile ticari anlaşmaların da yapılması üzerine cuma ve cumartesi tatilinin cumartesi ve pazar olarak değişmesi, günümüzde aynı tepkiyle karşılık buluyor. Sosyal medyada ‘Cuma tatil olsun’ yaklaşımı yapılıyorken muhafazakâr kesimi bilinen ise konuyu yazmayı sürdürüyor. Tarihçiler ise konuyla ilgili ticari anlaşmaları yapılması gerektiğine ve Avrupa ticaret yaparken Türkiye’nin tatilde olması zarara uğratacağını belirtiyor.
Tarihçi Sinan Meydan, yılbaşı kavramı Cumhuriyet’le birlikte gündeme geldiğine işaret ederek, “1926’da Hicri takvim bırakılıp Miladi takvime geçildi. 26 Aralık 1925 tarihli bir kanunla Rumi takvime geçildi. 26 Aralık ayının 31. gününün ertesi yani 1 Ocak yılbaşı kabul edildi” dedi. 1927 yılında ilk yılbaşı kutlamasına dikkati çeken Tarihçi Meydan, “1 Ocak 1927 Cuma’ya denk geldi. Cuma günlerinin hafta tatili olduğundan her tarafta yapılan yılbaşı eğlenceleri büyük rağbet görmüş, insanlar her tarafta sabaha kadar yılbaşını kutlamıştı” dedi. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Yalova’da verdiği hutbede ise “Çalışanlarımızın ve öğrenci kardeşlerimizin en önemli farz ibadetlerinden biri olan cuma namazını eda edebilmelerine yardımcı olalım. İş yerlerimizdeki mesai saatlerini, okullarımızdaki ders programlarını cuma namazının vaktine göre düzenleyelim” demesi üzerine tepkilerin ardı arkası kesilmedi.
Cumhuriyet’te hafta tatili
Cumhuriyet’in 1923 yılı ilanıyla İzmir İktisat Kongresi toplandı ve din, dil ayırt etmeksizin Türkiye’de cuma tatili ilan edildi. 2 Ocak 1924 tarih ve 394 sayılı 14 maddelik ‘Hafta Tatili Kanunu’ ile tüm vatandaşlara özgü tatil Cuma günü ilan edildi. 1935 yılında hafta tatili Cuma’dan pazara çekildi. Pazar gününün uluslararası tatil günü olduğuna dikkat çekilerek, ekonomik kayıpların önü açıldı. Meclis’te yapılan görüşmelerde hafta tatilinin cumadan pazara alınmasında dinsel açıdan hiçbir sakıncasının olmadığına işaret edildi. Konuşmacılar, İslamiyet’te cuma gününün namaz saati hariç tatil olmadığını, ayrıca Cumhuriyet’le birlikte Avrupalı devletler arasına girildiğini, bu devletlerin kabul ettiği pazar gününün tatil yapılmasının zorunlu olduğunu ileri sürmüşlerdir. Türkiye’nin Avrupa ülkeleriyle ticari anlaşmalarının da dikkate alınmasıyla cuma tatili pazara alındı ve Türkiye’de hafta tatilleri Cumartesi- Pazar’a alındı. Bazı şirketler Türkiye’de cumartesi yarım gün çalışırken, pazar hiç çalışmıyor. Bazı şirketler ise cumartesi ve pazar çalışmıyor.
Yazardan tartışmalara yeni taş
Milat gazetesi yazarı Garip İlhaner, ‘Belediyeler CHP, FETÖ ve PKK’dan kurtulmalıdır’ başlıklı yazısı gündeme geldi. Yazsında Seçim Koordinasyon Merkezi’nin yerine ‘SELAM büroları açılmalıdır’ diyerek AK Parti’nin icraatları üzerinde başladı. Yaklaşan yerel seçimleri için fikirler de veren İlhaner, Cuma günlerinin tatil olması gerektiğine işaret etti.
‘Andımız yerine dua okunmalıdır’
Yazar İlhaner’in yanı sıra muhafazakâr kesimin baskısı üzerine kaldırılan ‘Andımız’ tartışması yeniden alevlendi. Her sabah okulların ‘Andımız’ okunarak açılması üzerine dua yarışmasının yapılması ve seçilen en iyi duanın okulların sabah açılışında okunmasının altını çizen İlhaner, bu duanın TBMM’nin açılışında da kullanılmasın istedi.
Anıtkabir’de camii söylemi
Öte yandan Anıtkabir yine gündeme gelirken bölgeye yakın çevrede camii açılması söylemleri büyük yankı uyandırdı. Türkiye’nin ‘Atatürk’ anlayışının dışına çıkılarak ‘Müslüman Atatürk’ konseptine geçilmesi istenildiği tartışmaların alevlenmesiyle Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin (ABB) açıklaması gecikmedi.
ABB’nin konuyla ilgili açıklamasında yapılacak camiinin Anıtkabir’den 1 kilometreden fazla mesafede olduğu aktarıldı. Onaylanan projede ise Büyükşehir Belediye Meclisi’nde oy birliğiyle alınan karar aktarıldı. Anıtkabir yerleşkesi ve çevresinde camii yapılması konusunu yalanlarken “Cami yapılacak alan Gazi Mahallesi’nde olup zaten hâlihazırda yerleşimin olduğu bir bölgedir. Anıtkabir’e olan mesafesi de 300 metre değil, 1 kilometreden daha fazladır” denildi.
Anıtkabir silüetine kalkan
ABB, Anıtkabir silüetine kalkan olarak söz konusu bölgede değişikliğin olmadığına işaret ederek “İmar planı değişikliği yapılan alanın zemin kotu yüksekliği yaklaşık 856 metredir. Anıtkabir’in bulunduğu alanın zemin kotu ise yaklaşık 906 metredir. Aradaki yükseklik farkı 50 metredir. Anıtkabir’in yapı yüksekliğinin 22 metre olduğu da göz önüne alındığında camii yapılması düşünülen alanda yapılacak yapının Anıtkabir silüetini etkilemeyeceği açıktır. Söz konusu alana ilişkin plan değişikliği onay süreci devam etmektedir. İmar planı değişikliği henüz kesinleşmemiştir. Askı sürecinde olan plana yapılacak itirazlar titizlikle değerlendirilecektir. Bugüne dek olduğu gibi bundan sonra da Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve hatıralarına saygılı bir şekilde Ankara’ya hizmet etmeyi sürdürecektir” dedi.
100 yıllık hesaplaşma
Eğitim-Sen İzmir Şube Başkanı Necip Vardal, tartışmaları geniş bir yere yayarak ÇEDES projesini de ekleyerek laiklik karşıtı çalışmaların yapıldığına şöyle değindi: “Siyasi iktidar 20 yılı aşkındır laiklik karşıtı adımları atmakta tereddüt etmemektedir. Son zamanlardaki tartışmalara gündeme gelenlere/ getirilenlere baktığımızda karma eğitim tartışmaları ders saatinin ve mesainin cuma namazına göre ayarlanması ÇEDES protokolü, okullarda manevi danışman görevlendirmeleri gibi laiklik karşıtı hamlelerin hızlandığını görmek mümkün. Anıtkabir’e Cami tartışmalarını da bu gelişmelerden bağımsız değerlendiremeyiz. Önümüzdeki yerel seçim düşünüldüğünde iktidar kendi topluluğunu konsolit de etmek bu tartışmaları bir araç olarak görmektedir. İbadet için gerekli olup olmadığı bir yana Anıtkabir de cami hamlesi Cumhuriyetle Cumhuriyet in 100 yılıyla bir hesaplaşma hamlesi olarak da değerlendirilebilir.”
Haber Merkezi