ÜRETİM BİZİM GURURUMUZ OLMALI

1987 yılında başlayan, başta Kiraz olmak üzere Küçük Menderes Havzası'nda bölgenin parlayan yıldızı olan İğdeli Kooperatifi...

ÜRETİM BİZİM GURURUMUZ OLMALI

1987 yılında başlayan, başta Kiraz olmak üzere Küçük Menderes Havzası’nda bölgenin parlayan yıldızı olan İğdeli Kooperatifi kurulduğu günden bugüne katlanarak büyüyerek her zaman emin adımlarla ve akılcı projelerle yörenin geleceğine ışık olmaya devam etmekte.

Günlük 140 ton süt özenle ve titizlikle toplanarak işleme alınmakta. Tesislerde değerlendirilen sütler tost peyniri, tulum, beyaz, lor peynir çeşitleri ve tereyağı olarak tüketiciyle buluşmakta.

Sınırlı Sorumlu İğdeli Ve Çevre Köyleri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Süleyman Top, Kooperatif’in çalışmaları, ortaklarla ilişkileri ve üreticinin sorunları ile ilgili TV9 İzmir mikrofonlarına açıklamalarda bulundu:

“Çok şükür, kooperatif rutin bir şekilde çalışmalarına devam ediyor. Geçen sene ile bu sene arasında ki fiyat artışları devam ediyor. Bu fiyat artışları insanları biraz kaygılandırıyor. İşlerimiz güzel gidiyor, üretimle işleyişle ilgili bir sorunumuz yok.

Bu fiyat artışlarına göre kendi düzenimizi, önlemimizi alıyoruz. Sütte çok bir artış olmadı. Herkes tüketicinin, televizyonlarda peynir, süt alamadığını söylüyor olabilir, belki doğrudur da. Ancak bu paralar çiftçinin cebine girmiyor. Çiftçinin, üreticinin sesi olmalıyız.

Biz, kendimiz de bir üretici olarak ürettiğimiz sütü ben 13-14 liraya satarken aynı sütü bir işlemle 30-40 liraya marketlerde satabiliyorlar. Böyle olunca sütü üreten, emek veren, ineği sağan, hayvanına bakan, sütü soğutmuş tertemiz üretime teslim etmiş, kooperatif bunu almış, ürün yapmış, o ürünleri mamul haline çevirmiş, ambalajlamış götürmüş markete kadar koymuş, orada 2-3 ay para bekliyor. Ama o sütü üretip peynir yapan kişinin sattığı fiyatın yüzde 40’ını marketçi koyup fiyatı pahalandırıyor.  Tüketiciler buna isyan ediyor, süte zam vermeyelim diyorlar.

Üreticiyi öldürmeyelim, üretici köktür. Kök güçlü olsun ki ağaç meyveyi bol versin. Tüketiciler bol meyve yesin bu ağaçtan. Ama ağacın kökünü keserseniz, meyvesini kısarsanız daha da pahallanır.

İnsanlar yeme gelen zammın karşısında süte gelen fiyat zammından hiç mutlu değil. Yeme 3-4 aydan beri yüzde 25 civarında zam geldi ama süt fiyatları buna yaklaşmadı. USK(Ulusal Süt Konseyi)’nin fiyatları geriden geliyor, piyasa şartlarının altında kalıyor. Oysa ki,  USK fiyatı belirleyici olmalı, herkesi bağlamalı. Sütün bağlı olduğu gibi yemin de bir bağlı olduğu yer olmalı. Yemi de şu fiyattan satamazsın, bu fiyattan aşağı alamazsın gibi bağlayıcılığı olmalı. Bir dengesizlik var. Bir taraftan USK ile süt fiyatlarını kontrol altında tutuyorsun ama diğer taraftan yemleri serbest bırakıyorsun. Bu üreticiye yara veriyor. Sütü de, yemi de, hayvanın girdilerini de, üretim maliyetlerini de göz önünde bulundurmamız lazım.

Biz üreticiyi dinlemeliyiz. Üretenleri desteklemeli, yanında olmalı, destek vermeli ve ellerinden tutmalıyız. Daha çok üretmelerine yardımcı olmalıyız.

Üretim bizim gururumuz olmalı. Üretim bizim alın terimizdir, onurumuzdur. Olmazsa olmazdır. Atatürk’ün “saban, silahtan üstündür” dediği gibi. Ekim yapmak, üretmek, insanları doyurmak, namerde muhtaç etmemek gerekiyor. Üretime destek vermemiz gerekiyor.  Üreticiye yeteri desteği vermediğimiz zaman, üretici ezildiğinde 7 aylık ineğini kestiriyor, satıyor. Bu sefer de devlet dışarıdan inek getiriyor. Ülkenin ekonomisine yazık olmuyor mu? Kendi kendimize yetemez miyiz? Üretici bu şartlarda yeteri kadar korunmuyor. Belki tüketici peyniri pahalı alıyor olabilir. Bunun çözümü, süte zam vermiyorsan üreticiye 3-4 lira destek ver, süte zam yapma kalsın, bir anlamı yok. Böylelikle tüketicilere peynir zammı yansımamış olur. Ama peynire zam gelmesin, süte de zam yapmayalım dersen, üretici ezilince, üretimden ortaklarımız, üreticilerimiz beziyor, vazgeçiyor. Burada parayı kazanan marketçiler. Marketler büyüyor, çiftçiler eriyor, yemdeki zammı kimse görmüyor. Birileri buna dur demeli.

Her zaman ortaklarımızla beraberiz. Onların dertleri bizim dertlerimiz. Televizyonda sadece tüketicilerin feryadını değil, isterim ki köylerde ineklere bakan, ilgilenen, sağımını yapan insanların da gece gündüz çalışmalarını yerinde incelemelerini tavsiye ediyorum. Yoksa bu şekilde, sadece tüketicilere bakarak, dertlerini dinleyerek bizim değerlendirmemiz doğru olmaz. Bu şekilde üretimi küstürürüz. Üreticiyi küstürmek değil, moralini yüksek tutup üretimi güçlendirmemiz lazım. Üretici mutlu olursa işini sevgiyle, iştahla yapmaya devam edecektir. Ama üreticiyi küstürürsek, üretici para kazanamadığı zaman satar ineklerini bankaya faize koyar. Bu şekilde olması doğru değil. Üreticinin elinden tutulmalı, üretici mutlu olmalı, üretici para kazanırsa üretmeye devam edecektir. Üretirsek, ekonomimiz düzelir. Ağacın köklerini beslersek güçlü olur, güçlü ağacın gölgesinde nice insanlar mutlu olur.

Haber Merkezi