Yaşasaydı 69 yaşında olacaktı
Hrant Dink 1954 yılında Malatya'da dünyaya geldi. Babası Sivas’ın Gürün ilçesinde, annesi Gülvart ise Sivas’ın Kangal ilçesinde doğup büyümüştü. Anne ve babası 1961...
Hrant Dink 1954 yılında Malatya’da dünyaya geldi. Babası Sivas’ın Gürün ilçesinde, annesi Gülvart ise Sivas’ın Kangal ilçesinde doğup büyümüştü. Anne ve babası 1961 yılında İstanbul’a taşınmalarının ardından boşandı. Hrant ve iki kardeşi Gedikpaşa’daki Ermeni Yetimhanesine yerleştirildi.
Dink bu sırada Türkiye’de gelişmekte olan sol siyasetten etkilendi ve Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist çizgisinde siyaset yapmaya başladı. O yıllarda örgüt ile Ermeni cemaatinin ilişkilendirilmesini önlemek amacıyla ismini mahkeme kararı ile Fırat olarak değiştirdi.
Lise eğitimini Surp Haç Tıbrevank Ermeni Lisesinde aldı. Liseyi bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesinde zooloji eğitimi aldı. Bir süre sonra yetimhanede birlikte büyüdükleri Rakel ile evlendi.
Kardeşleriyle birlikte açtığı yayınevi ve kırtasiye işlerini sürdürürken eşi Rakel’le kendileri gibi Anadolu’dan gelen kimsesiz ve yoksul çocukların yetiştiği Tuzla Ermeni Çocuk Kampını yönetmeye başladı. Açılışından 21 yıl sonra kampa devlet el koydu. Askerliğini Denizli Piyade Alayında sekiz ay kısa dönem er olarak yaptı.
Bazı gazetelerde kitap eleştirileri ile yazı hayatına başladı. Basında çıkan yanlış haberlere gönderdiği düzeltmeler ile adı duyulmaya başladı. İstanbul Ermeni Patrikhanesine, “Ermeni toplumu çok kapalı yaşıyor, kendimizi iyi anlatırsak önyargılar kırılır” diyerek bu amaçla Türkçe ve Ermenice bir gazete çıkarmayı önerdi. 5 Nisan 1996 tarihinde ilk sayısı yayınlanan Agos gazetesinin kuruculuğunu, yayın yönetmenliğini ve başyazarlığını üstlendi. Agos dışında Zaman ve Birgün gazetelerinde yazdı. Yazılarında Türkiye’deki her etnik topluluğun barış içinde yaşaması gerektiğinin altını çizen Dink aynı zamanda Ermeni cemaatinin patrikhane dışında sivil bir merkezi olması gerektiğini de söylüyordu.
Dink’e açılan davalar
Hrant Dink hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesini ihlal etmekten davalar açıldı.
Ermeni Diasporasına 1915 olayları için soykırım kelimesini içermeyen daha yumuşak muhalefet yürütmeleri çağrısında bulundu. Bunlara karşılık 2002 yılında Urfa’da verdiği bir konferansta “Ben Türk değil, Türkiyeliyim ve Ermeniyim” dediği için “Türklüğü aşağılamaktan” üç yıl yargılanarak beraat etti. 13 Şubat 2004’te yayımlanan bir makalesindeki “‘Türk’ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermeni’nin Ermenistan’la kuracağı asil damarında mevcuttur.” sözleri nedeniyle 301. maddeden “Türklüğe hakaret” suçlamasıyla yargılandı ve aksi yönde verilen bilirkişi raporuna rağmen 6 ay hapis cezası aldı fakat cezası ertelendi.
Bilirkişi raporuna göre, “Ermeni Kimliği” üst başlığı altında 8 yazıdan oluşan yazı dizisinin “‘Türk’ten Kurtulmak” başlıklı 7. yazısında yer alan söz konusu cümle genel bağlamı içinde ele alındığında görülmektedir ki, gerçekte Hrant Dink “Ermeni kimliğinde bir ruhsal sorun olarak ifade ettiği Türk olgusunu, yani 1915’te yaşananları Ermeni kimliğinin hayati bir unsuru olarak benimseyip, tüm çabaların ve birlikteliğin bu olgu üzerine kurulmasını, 1915 olaylarını soykırım olarak dünyaya kabul ettirme çabası ve inadından kurtulmak gerektiğini söylemektedir. Sanık daha önceki yazılarında da bu anlayış ve çabayı Ermeni kimliğini kemiren bir husus, ruhsal bozukluk ve zaman kaybı olarak nitelendirmektedir. Zehirli kan olarak ifade edilen husus, Türklük ya da Türkler değil Ermeni kimliğinde yer alan sanığın ifadesi ile hatalı anlayıştır. Tüm bu açıklamalar bir arada değerlendirildiğinde, sanığın ifadelerinin 159. maddede düzenlenen anlamda Türklüğü tahkir ve tezyif olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.”
Dink bu dava için AİHM’ye başvurmaya hazırlanmaktaydı. Bunun dışında Dink’in yargılanmakta olduğu iki dava daha vardı.
Reuters’a “Evet, 1915’te olan bir soykırımdı çünkü dört bin yıldır bu topraklarda yaşayan bir halk ve onun uygarlığı artık yok” biçiminde bir demeç verdi. Bu, 1915-1918 yıllar arasında Osmanlı’da Ermeni Kırımı’ndaki olayları konusunda Ermeni diasporasına yakın tutum sergilediğini gösterdi fakat onlardan ayrıştığı nokta şuydu: Bu iddiaların temelini oluşturan Vahakn N. Dadrian’ın Ermeni toplumuyla Türk toplumunun arasının açılmasından Osmanlı yönetimini sorumlu tutmasına rağmen, Hrant Dink bu durumun esas sorumlusunun Avrupa ülkeleri olduğunu iddia ediyordu.
Hrant Dink 19 Ocak 2007’de Şişli’de Halâskârgazi Caddesi üzerinde yer alan Agos merkez binasının çıkışında gerçekleştirilen silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Katil zanlısı olarak 19 yaşındaki Ogün Samast güvenlik kameralarından elde edilen görüntülerin yayınlanmasından sonra babası tarafından polise ihbar edilerek Samsun otogarında sivil polis ve jandarma ekipleri tarafından yakalandı. Dink 1909 yılından bu yana Türkiye’de suikast sonucu öldürülen 62. gazeteci oldu.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada suikastın ‘FETÖ’nün amaçları doğrultusunda işlendiğine’ hükmedildi.
Cenazesine binler aktı
23 Ocak 2007 tarihinde Halaskârgazi Caddesi’nde Hrant Dink’in cenazesine katılanlar ve Hepimiz Ermeniyiz dövizleri taşıyanlardan bir görünüm
Hrant Dink’in cenazesi 23 Ocak 2007 Salı günü Şişli’de Agos Gazetesi önünde bir törenle başladı. Cenazeye katılanlar DİSK tarafından hazırlanan Türkçe, Ermenice ve Kürtçe “Hepimiz Hrant Dink’iz, hepimiz Ermeniyiz!” yazılı dövizler taşıdı. Ayrıca topluluğun taşıdığı dövizlerin bazılarında ise Türk Ceza Kanunu 301. maddesine atfen “Katil 301” yazmaktaydı. Topluluk Kumkapı’ya kadar yürüdü. Burada Surp Asdvadzadzin Patriklik Kilisesinde yapılan dinî törenin ardından Hrant Dink Balıklı Ermeni Mezarlığında toprağa verildi. Cenaze törenine kimi kaynaklara göre 40 bin,kimilerine göre ise 100 bin kişi katıldı.
Usta gazetecinin hatırası
Ölümünden bir yıl sonra Lyon Belediyesi tarafından şehirdeki bir sokağa, Diyarbakır’da da Sur Belediyesi tarafından Süryani ve Müslümanların bir arada yaşadığı bir sokağa Hrant Dink’in adının verilmesi kararlaştırıldı.
2010 yılında Kınalıada sahilindeki bir çocuk parkına Hrant Dink Çocuk Parkı ismi verildi.
Hrant Dink’in suikasta uğradığı Halâskârgazi Caddesi ile kesişen Ergenekon Caddesi’nin ismi de Hrant Dink Caddesi olarak değiştirilmek istendi fakat bu talep 8 Şubat 2010 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis oturumunda reddedildi.
2013 yılında Malatya Belediyesi tarafından doğduğu evin bulunduğu Çavuşoğlu Mahallesi’ndeki sokağa Hrant Dink adı verilmiştir
HABER MERKEZİ