Muhammed Yava

Narsizmin Romanı: Dorian Grey’in Portresi     (2)  

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

(geçen haftaki yazının devamıdır)

Roman, aynı zamanda estetik ve ahlaki değerler arasındaki çatışmayı vurgulayan önemli bir tartışma ortaya koyar. Dorian, güzelliği, gençliği ve tatmini önemseyerek, içsel gelişimi ve ahlaki sorumluluğu ihmal eder. Wilde, bu karakter aracılığıyla toplumun yüzeyselliği ve insan doğasının karanlık yönlerine dair bir eleştiri getirir. Roman, insanın kendi içindeki karanlık tarafıyla yüzleşmesidir. Nice güzel veya iyi insan görülmüştür ki kendi karekterini ortaya çıkaracak ortamı, imkanı bulduğu zaman çirkinleşmiş ve içinde var olan kötülükleri ortaya saçmıştır. “Yaratıcı, bir gün mutlaka herkese kendi karekterini yansıtacak fırsatı vermektedir.” Karınları tokken birbileriyle oynaşan köpeklerde olduğu gibi; insanların da ortalarına bir kemik atıldığı zaman içlerindeki o vahşi karekterleri ortaya çıkmaktadır. İnsan yaratılışında var olan bu “dünyayı kendisi için dönüyor” zannı, birtakım değerlerle törpülenip olması gereken şekle getirilmediğinde hem toplumu hem bireyi korkunç sona yaklaştırmaktadır. Tarih kendi bencilliğiyle kendini ve toplumları felakete sürükleyen hayalperest narsistlerle doludur. Ne yazık ki bizim etrafımız da her an dönüşüme hazır, fırsat kollayan narsist ruhlarla çevrilidir. İçleri egoyla dolu, fırsat bulamadıklarından gelişemeyen bu kravatlı İblis’lerin ne zaman, nerede zombileşeceği ise onlara sunulacak imkanlara bağlıdır. Kimisi parayı, kimisi büyük makamları, şöhreti yakaladığında dönüşümünü tamamlar. Önceleri çok düzgün,ahlaki değerlere bağlı bir yaşam süren Dorian Gray’ın dönüştürücüsü ise Lord Henry Wotton olmuştur. Ahlaki çöküş, romanda bir dizi faktörün etkisiyle başlar.Dorian Gray,ressam Basil Hallward’ın çizdiği portreyi group ona büyülenir.Portrenin gençlik ve güzellik için sonsuz bir sembol olduğunu düşünür ve kendi yaşlanmasını durduracak bir dilekte bulunur.Bu dileğin gerçekleşmesiyle birlikte, Dorian’ın portresi yaşlanmaya ve çürümeye başlar. Bu durum, Dorian’ın güzellik ve gençliğini korumak için her türlü şeytani arzuyu takip etmeye başlamasına yol açar.

Sonra Dorian Gray, sosyal çevresinde etkili ve çekici bir kişi olan Lord Henry Wotton ile tanışır. Lord Henry, hedonist felsefeleri ve zevkleri üzerine konuşurken Dorian’ın dikkatini çeker. Lord Henry’nin çarpıcı düşünceleri ve yaşam tarzı, Dorian’I ahlaki sınırların ötesine geçmeye teşvik eder. Onun etkisiyle Dorian, her türlü arzuyu tatmin etmeye ve düşüncelerinin peşinden koşmaya başlar. “Dorian Gray’in Portresi”nde bu hazin sona dikkat çeken ahlaki bir mesaj bulunmaktadır. İnsanın dış görünüşünün yanı sıra iç dünyasının da önemli olduğuvurgulanır. Güzellik, gençlik, şöhret vb. gibi geçici ve yüzeysel değerlerin insanı yanıltabileceği ve gerçek mutluluğun ahlaki değerlerle ve ruhsal gelişimle elde edilebileceği anlatılır. Ancak etrafı zombilerle çevrili bir dünyada hem onlardan korunmak hem de onlar gibi olmamak ne kadar mümkün olacaktır?

Narsizmin Romanı: Dorian Grey’in Portresi     (2)  

Yorumlar kapalı.