Muhammed Yava

Sokrates’in Demokrasi ile İmtihanı

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

(geçen haftaki yazının devamıdır)

Önceki yazılarımda Sokratese göre demokrasinin bir “eğitimli insanlar” rejimi olduğu üzerinde

durmuştuk. Nereye, niçin oy verdiği bilincinde olmayan insanların elinde ise demokrasi

kolayca diktatörlüğe dönüşebilirdi. Ağzı laf yapan, hitabet gücü yüksek, sevilen insanlar

(demogoglar) bir takım yalan ve algılarla halkı aldatabilir, seçimleri kazanabilirdi. Tarih

boyunca seçimle başa gelen demagogların hemen hepsi, demokrasileri öyle ya da böyle, er

ya da geç bir çeşit diktatörlüğe dönüştürmüş veya dönüştürme yoluna sokmuştur:

(Hitler,Mussolini gibi). Yunanlar da Sokrates’in gördüğü bu sıkıntıdan, yani demagogların

yönetime gelmesinden genel olarak korkmuşlardır. Ancak ne yazık ki demagogların sebep

olabileceği sancılı ve yıkıcı deneyimlerden de kurtulamamışlardır. Örneğin, zengin, karizmatik,

tatlı dille insanların aklını çelmek konusunda becerikli, varlıklı bir adam olan Alcibiades, en

temel hakları insanların elinden alarak veya onlara erişimi kısıtlayarak, Yunanlar’ın Sicilya

Adası’na yaptıkları son derece yıkıcı olan askeri müdahelelerin önünü açmış ve bu saldırıların

başını çekmiştir. Demagogun sözlerine kanan halk, bu saldırılara onay vermiş ve Alcibiades’i

desteklemiştir. Bu, Antik Yunan için ölümcül bir hata olmuştur. İşte Sokrates, liderlik yarışına

giren insanların nasıl kolaylıkla insanların “zor sorulara kolay cevaplar bulma” arzusunu

sömürebileceğini öngörmüştür. Bunu daha da iyi anlatabilmek için, iki hayali aday arasındaki

münazarayı göz önüne getirmemizi istemiştir: Bunlardan birisi bir doktor, diğeri ise şeker

dükkanı sahibi gibidir. Şeker dükkanı sahibi olan, rakibiyle ilgili şöyle söyleyecektir: “Bakın!

Rakibim olan bu insan size birçok acı yaşatmıştır. Sizin canınızı yakar, tadı berbat olan ilaçlar

içirir ve her ne istiyorsanız onu yiyip içmenize engel olmaya çalışır. Size asla benim yapacağım

gibi son derece çeşitli ve lezzetli tatlar sunamayacaktır.” Sizce doktor, bu saldırıya etkili bir

şekilde cevap verip, münazarayı izleyen kitleyi ikna edebilir mi? Elbette ki şeker dükkanı

sahibinin argümanına verilecek doğru cevap, “Evet, size rahatsızlık veriyorum ve istediğiniz

şeyleri yapmanıza engel oluyorum; çünkü sizin için iyi olan bu. Size yardımcı olmak için size

acı veriyorum!” gibi bir cevaptır. Ancak politik arenada bu tip bir cevabın nasıl bir halk

tepkisine sebep olacağı şüphelidir. Burada Sokrates’in söylediği yanlış anlaşılmamalıdır. Amaç,

hoşumuza gitmeyen görüşten olan insanların oy kullanma haklarının elinden alınması değildir;

amaç, hangi görüşten olursa olsun, kim için oy kullanacak olursa olsun, insanlara oy kullanma

yeteneğini icra edecek eğitimin verilmesi gerekliliğini savunur Sokrates. Çünkü ne yazık ki

hemen hemen her görüşten olabilen seçmen kitlesinin çok çok az bir bölümü gerçekten

bilinçli kararlar almakta ve oyları hakkında enine boyuna düşünerek karar vermekte. Birçok

seçmen fanatizm ve geleneksel nedenlerle oy kullanmakta, çoğunluğun iyiliğini düşünmek

yerine şahsi çıkarları gözetmekte veya aileden gelme fikirleri sürdürmektedir.

Ne yazık ki Sokrates’in demokrasinin problemleriyle ilgili son derece geçerli ve yerinde olan

bu uyarıları günümüzde bile çözüme kavuşturulamamıştır. Bizler günümüzde artık “bize

dayatılan demokrasinin” iyiliklerine koşulsuz şartsız inandırılmış bir topluluk haline geldik. Bu

sebeple günümüz demokrasisini “daha fazla demokrasi”ye dönüştürme çabaları gelecek

nesilleri meşgul edecek bir problem olarak durmaktadır.

Sokrates’in Demokrasi ile İmtihanı

Yorumlar kapalı.