Turgay Kılıç

Belirsizliğin içinde debelenen Türkiye

featured
Arşiv Foto
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Doğa talanının önü kapatılamıyor. Her geçen yıl ve her geçen seçim döneminden sonra daha hırslı bir güçle karşı karşıya kalıyor çevreciler, doğa severler, hayvan severler ve bölge yurttaşı. Bu da onları daha da zorluyor.

Son 21 yılda kesilen ağaçlar, betona kurban edilen bölgeler, imara açılan bölgeler… Her geçen ay daha da büyüyor, halkın karşısında daha da büyük bir yumruk çıkıyor. Bizi kıskanan Avrupa’da ağaç kesenlerin karşısında polis dikilirken, kıskanılan Türkiye’de ağaçlar kesilsin diye imkân sağlanıyor ve ağaçlarını koruyanlara polis saldırıyor.

Bugün de birkaç haftadır direnen ve bölgede ağaçların kesilmesine engel olmak için gösterilen mücadeleyi püskürtmeye çalışan mevcut iktidar, aslında bunun yapılmasını kendisi de istiyor. İktidar kanadı muhalif kesimin yok olmasını isteseydi, mücadele edecek ve kendini pazarlayacak kimse olmayacaktı. Bu nedenle muhalefet lazım kendisi için, kendisi de lazım muhalefet için…

Değişen bir şey olmadı

Yıllardır süren mücadelede bir şeyleri değiştiren tek çıkış, ‘Gezi Olayları’ idi. Sonrası ve öncesi de hiçbir şeyi değiştirmedi.

Doğa yürüyüşü, katliamlara karşı birliktelik, örgütlenme, yürüyüş, ilgili haftalarda kutlamaların yapılmasına karşı direnişler… Hepsi askıda kalıyor artık. İktidar da istediğini alıyor, iktidarla el sıkışan parti ve rant çeteleri de istediklerini alıyor.

Olan sadece o bölgede mücadele edenlere, elini taşın altına koyarken eli ezilenlere oluyor.

14 Mayıs Milletvekili ve 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimleri bitmiş biteli, artık güvenilecek politikacı kalmadı. Bunu sokakta da görüyoruz, eylemlere katılan politikacılara verilen tepkilerde de görüyoruz. Nitekim en açık örneği Akbelen’e giden politikacıların aldığı tepkiler oldu.

Artık kimse çareyi seçimde bulmuyor

Sokaktaki koku, bize bunu veriyor. ‘Kim gelse de aynısını yapacak’ söylemi ne acı değil mi? Bunları bilen hangi muhalefet lideri vicdan azabı çekiyor veya utanç içinde kalıyor?

Kimse!

Çünkü onlar da ‘muhalif’ kalmaktan memnun. Yani anlıyoruz ki son 21 yılda iktidarı elinde bulunduran AK Parti, kendine en güzel muhalif kesimi yarattı. Ve kimse seçim için umut beslemiyor. Seçime de güvenmiyor.

Bu kaç ülkede var, bilmek zor değil.

Bir ülkede medyayı, mahkemeleri alırsanız; muhalefet de sizin olur. Bu yüzden artık çare ne seçimlerde ne de sandıkta! İktidar kalmayı istiyor, muhalefet iktidarın kalmasını istiyor. ‘Al gülüm ver gülüm’ politikasında artık durum bu.

Çareyi başka türlü aramak lazım! Ve kimsenin de Türkiye’den umudu kalmadığı gibi çareyi nasıl arayacağını da bilemiyor!

“Nereye gidiyoruz”un cevabı yanıtsız kalıyor! Belirsizlik her geçen gün büyüyor, ucu bucağı görünmeden…

Bu sebeple de ne yatırımcı ne de girişimci; belirli bir ekonomik ve politik dengesi olan Avrupa dururken, belirsizlik içinde debelenen Türkiye’yi tercih etmez. Türkiye, sadece güç bela, zoraki bir yatırımcı gelsin diye bir şeylerimizi imza adı altında satıyor! Biz de sanıyoruz ki, tek imzayla Avrupa’yı dize getiriyoruz!

Sanmayın Avrupa’yı dize getiren imzaların atıldığına. Dolar ve euro uçtu. Girişimci ve yatırımcı gelmiyor. Ülkeye sıcak para girmiyor. Bu sebeple de tek çare hisse vermek, satmak!

Geçmiş olsun!

Belirsizliğin içinde debelenen Türkiye

Yorumlar kapalı.