Turgay Kılıç

Erdoğan’ın sevdiği muhalefet

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Çok değil, bundan 13 yıl önce yani 22 Mayıs 2010’da 1.249 delegeden 1.200’ünün imzasını alarak ve tek aday olarak girdiği kurultayda geçerli 1.189 oy aldı ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 7. genel başkanı oldu Kemal Kılıçdaroğlu. Tabii başka aday yoktu kendisi dışında.

Önceki aday Deniz Baykal ise bir kaset kumpasına kurban gitti. İtibar suikasti yapıldı, Kılıçdaroğlu CHP’nin başına gelmesi için. Çünkü başka aday yoktu, olmasını istemediler. Nitekim bir tür oyundu bu da. Başka türlü CHP’de genel başkan değişmeyecekti.

Kaset kumpası kuruldu, görüntüler yayıldı.  CHP’nin 6. genel başkanı Baykal, Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmeler yaptı evinde, ikili samimi pozlar verdi.

Kaset kumpası

CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal ile 23. dönem CHP Milletvekili Nesrin Baytok arasındaki seks kasetinin iddiaları üzerine başlayan bir yaygaraydı. Bu iddianın üzerine yıllarca sürdü soruşturma ve davalar. Kılıçdaroğlu ise dönemin Başbakanı ve sonrasında Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan karşısında en zayıf ve bilindik kıvamda rakip olacaktı.

Mahkeme kararı verdi

Yıllar sonra 2022’de mahkeme, 120 sanık hakkında 92 yıl 10 aya kadar hapis cezası verdi. Sanıklardan Sedat Zavar 92 yıl 10 ay, İlker Usta 81 yıl, Gürsel Aktepe ise 72 yıl 3 ay hapisle cezalandırıldı. Baykal’a yönelik eylemleri nedeniyle sanıklardan Yener Dönmez’e 21 yıl, Fatih Ünel’e de 13 yıl hapis cezası verildi. (OdaTV)

Bu kumpasların her zaman birilerinin eliyle yapıldığı, birilerinin isteği üzerine geliştirildiği ve ön saflara piyonların koyulduğu aşikar. Çünkü büyük balık, küçük balığı kolay kolay yemekten zevk almaz. Önce biraz kovalaması ve zorlanması gerekiyor. Bu da iktidarın muhatabı olacak Anamuhalefetin küçük balık olarak görülme çabasına sokmak demektir.

Kaybetme zevki

CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturan ve Ecevit ile benzerliğiyle de sevilen Kemal Kılıçdaroğlu, seçimlerde CHP’nin oyunu hep yüzde 23/25’lerde tuttu. Yani CHP, hiç yüzde 30’u göremedi. Taban zaten aynı oranı veriyordu ve Erdoğan da bundan pek memnundu. Nitekim karşısında güçlü muhalefeti göremediğini alaylı bir gözle ve tavırla dile getiren Erdoğan, 2012 yılında “CHP’nin başında bu beyefendi olduğu sürece ben de halimize hamd ediyorum. İşimiz kolay” demesi boşuna değildi.

Çünkü kitleyi de tabanı da ve muhalefetin zayıf noktasını da iyi biliyordu Erdoğan. Her seferinde ülkede kazanmanın temelini ve kendi seçmenini yaratabilecek bir potansiyeline sahip oldu AKP iktidarı.
Her seçimde iktidarı tam devirecek hamleler yapan anamuhalefet ve diğer muhalefet kesim; ne hikmetse bir anda topu ceza sahasından taca atıyordu. İktidar ne zaman hata yapsa, muhalefet o kozu çöpe atıyordu. Çünkü dertleri muhalif kalmak, iktidarı ayakta tutmaktı.

Nitekim bunu defalarca yazdık, çizdik ve anlattık. Ama tepkiler de peşi sıra geldi.

Yazar Levent Gültekin’in Halk Televizyonundaki “İki Yorum” programında ve kendi yazılarında anlattığı her şey; tepki almasına neden oldu. Kimse inanmak istemedi, herkes Erdoğan’ın ve AKP cephesinin trolleri gibi saldırdı. Ben de bir yerden nasibimi almıştım.

En son kozla her şey netleşti

Seçimler yerel, genel, erken derken Erdoğan’a ve yandaşına seçim zaferi üstüne seçim zaferi yaşattılar. Zafer sarhoşuyla zam ve vergi düğmelerine bir anda bastı Erdoğan. Her seçimde bol keseden seçmenine para verdi; seçim sonrası vergi ve zamlar ile verdiğinin iki katını aldı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Temel Karamollaoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da sadece cılız tweet atarak tepki gösterdi.

Çözüm odaklı genç siyasetçileri kendilerinden uzaklaştırıp, partiden istifa etmelerini istediler. Partide kalarak mücadele edebilecek kişilere de Erdoğan’ın harcaması için kapı araladılar. Nitekim İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun siyasi yasak çemberine sıkışması buna bir örnektir.

Akşener bardağı devirdi

6’lı masa kurulmadan önce de dillerde Millet İttifakı adayının Kemal Kılıçdaroğlu olduğu yer alıyordu. Ve Akşener, bu dillendirilmenin sık sık yapıldığını da masayı terk ettikten sonra Gazeteci Fatih Altaylı’nın programında sitem ederek, keyifsizce dile getirmişti. Tepkiler üzerine son çare masaya döndü, ihale kendisine kalacaktı yoksa. Oysaki Kılıçdaroğlu’nun bu seçimi kazanamayacağını kendisi de biliyordu. Ve Akşener’in düşündüğü gibi oldu.
İYİ Partili Akşener, 3. olağan kongresinde esip gürledi, CHP’ye yüklendi. Fena kızmıştı. Tıpkı İzmir’i çantada keklik gören CHP’ye kızan seçmen misali…Çünkü İzmir’de durum tam olarak bu. Asıl detayları da gelecek haberimde okuyacaksınız.

Koltuk konforu

Bunca seçim kaybetmesine rağmen her yıl yeniden milletin duygularıyla ve umutlarıyla oynayan muhalefetin oyununu geçen gün yazar Levent Gültekin bozdu. Aslında yıllardır aynı şeyleri tekrarlayan Gültekin, bunun için kitap dahil yazdı, Kasırga’yı sundu önümüze. Kimse dinlemedi, ağır tepkiler gösterdi.

Ama Gültekin, dediğini söylemeye ve yazmaya devam etti.

Bir şans daha vermek istedi seçmen. “Belki bir umut, kazanırız” dediler. Kazanacak olan sadece CHP olmayacaktı, kaybeden de… Ama işin içinde böylesi bir oyun olması çok kötüydü. Kötü hissettirdi.

Uğruna umut beslenen ve ‘Dede’ lakabı takılan Kılıçdaroğlu, meğerse Erdoğan’ın sürekli iktidarda ve Saray’da kalması için istifa etmiyormuş. Meğerse seçmeni sadece oyalamak için o koltuğu işgal ediyormuş. İtiraflar var, yazar Gültekin’in videosunu izlemenizi tavsiye ederim.

Çünkü sık sık iktidarı al aşağı edebilecekken nasıl olur da beceriksiz bir politik hamleyle geri adım atardı? Seçimi kaybetmek içindi!

Ne olacak bu umutlarımız?

Artık toplumsal kurtuluş kalmadı, umutlar tükendi. Sokaktaki yüzde 10’luk kesim dışında herkes keyifsiz. O yüzde 10’luk kesim de doğmuş doğalı “Bana ne, bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyerek boş beyinle hayatta kalmaya çalışıyor.

Kendilerine faydaları olmadığı gibi, topluma da hiçbir faydası olmayacaktır. Geri kalan kesimden de beyin göçü yapanlar, umutsuzluğa kapılanlar, intihar meyillisi olanlar, antidepresan kullanarak, alkol tüketerek hayatta kalanlardır.

Meraklanmayalım, çözüm belli. Muhalefet komple değişecek ve Ekrem İmamoğlucular, Mansur Yavaşlar, Selahattin Demirtaşlar, Taylan Yıldızlar, Cem Tokerler … gibi aynı kulvarda mücadele eden politikacıların söz sahibi olması, kendinden sık sık söz ettiren ekonomist ve akademisyenlerin yer almadı gerek!

Erdoğan’ın sevdiği muhalefet

Yorumlar kapalı.