Fotoğraflamak için uzunca bir zaman üfleme ile cam işleme atölyesi aradım. Bir türlü bulamadım, kimi dedi artık yok, kimi dedi, İstanbul’da bulursun… Okul arkadaşım, Mimar Derya Kaptan’a teşekkür ederim. Araştırdı, buldu, beni Beykoz’a kadar götürdü . ” Cam Ocağı Vakfı” dan Elif Hanım ile tanıştırdı. Elif hanıma da verdiği bilgiler için teşekkür ederim. Burada Çeşm-i Bülbül’ün, Farsça bülbül gözü demek olduğunu öğreniyorum. 18. Yüzyılın sonlarında, cam teknikleri öğrenmek üzere, 3. Selim tarafından Venedik’e gönderilen Mehmet Dede’nin, öğrendikleri teknikleri geliştirerek, kendi hayal gücüne de katarak ilk Çeşm-i Bülbülleri ürettiğini öğreniyorum.
Atölyede ilk gördüğüm, ergimiş camdan çekilen çubuklardı. Fırından bir miktar cam alınıyor, sabit bir yerde tutuluyor, ucundan tutularak uzatılıyor. Belli uzaklıklarda, kalınlığı da kontrol edilerek kesiliyor. Sonra bu çekilmiş uzun cam çubuklar kesilerek, Çeşm-i Bülbül için hazırlanıyor. Çeşitli renkte hazırlanan bu çubuklar sonra kullanılmak üzere renklerine göre tasniflenip muhafaza ediliyor.
Ustamız yapacağı Çeşm-i Bülbüle göremadeni bir kalıp alıp, 2 renk cam çubuğu bu kalıp içine diziyor. Sonra ergimiş halde fırında bulunan camdan, üfleme borusu ucuna, boruyu döndürerek bir miktar cam alıyor. Hem üfleyip, hem döndürerek camı bir miktar şişiriyor. Bu hala ergimiş, ama soğuyarak daha koyu kıvama gelmiş cam, bir kalıp içinde belli bir forma üflenerek getiriliyor. Hafif uzatılmış küre şekline gelmiş baloncuğu, daha önce kenarlarına renkli çubuklar dizilmiş silindirin içine hafif bastırarak, borudan da üflenerek cam çubukların cam balon üzerine yapışması sağlanıyor. Üzerine sıra sıra cam çubuklar yapışmış silindir şeklindeki baloncuk kalıptan çıkarılmıştır artık. Havada biraz döndürülerek camın soğuması ve cam çubukların ısınması sağlanır.
Tekrar fırında ısıtılıp, üzerindeki çubuklar da ergitip tek parça cam haline getirilir. Fırında cam topun üzerine ikinci kat camla kaplanıp renkli çubukların içeride kalması sağlanıyor.Bu ana kadar cam silindir şeklinde. Bu silindirin alt ve üst başlarındaki cam çubuklar özel maşa ile yavaş yavaş sıkılıp, döndürülerek, çekilere uzatılıyor, birbiriyle birleşmeleri sağlanıyor. Cam işlemede hata tamir edilemez. Her aşamada çubukların birbiriyle tam ve simetrik olarak birleştirilmesi ve işlenmesi gerekir. Yoksa tüm çabalar boşa gider.
Hazırlanan cam küre artık kalıp içinde şekillendirilecek duruma gelmiştir. Tekrar fırında ısıtılıp ürün tipine göre özel kalıba konulup üflenir, Çeşm-i Bülbül özelliği olan, cam çubukların düzgün şekilde burkulması için döndürülür. Kalıptan çıkarılan cam birkaç kere daha fırında ısıtılıp işlenerek mamul son şekline getirilir.
Bundan sonra artık camın üfleme çubuğundan ayrılması aşamasıdır. Bu işlem cam kesilerek yapılmaktadır.
Ben gördüğüm, anlamaya çalıştığım şekilde Çeşm-i Bülbül yapımını anlatmaya çalıştım. İnanınız bu kadar basit değil. Uzun yıllar çalışma ile kazanılan ustalık, işi sevme ve geniş ufuk ile yapılabilecek bir tekniği anlatmaya çalıştım. Sıcak fırın karşısında, sabır ile harika eserler üretmeye çalışan fedakarcam ustalarımızı kutluyorum…