Kurak Günler’in yönetmeni Emin Alper, yurtiçi ve yurtdışında ödüller alan ilk üç filmi “Tepenin Ardı”, “Abluka” ve “Kız Kardeşler”in ardından, ilk gösterimini Cannes’ta yapan dördüncü filmi “Kurak Günler”le ne kadar başarılı bir yönetmen olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.
Kurak Günler, bir süredir kuraklık sorunuyla boğuşan Yanıklar kasabasına yeni atanan genç savcı Emre’nin (Selahattin Paşalı) belediye başkanı Selim (Nizam Namidar), yerel gazeteci Murat (Ekin Koç), kasaba eşrafından Avukat Şahin (Erol Baboğlu) ve dişçi Kemal (Erdem Şenocak) ile yaşadıklarını konu alıyor. Oldukça güçlü ve etkileyici bir kadroya sahip olan filmde, oyuncuların başarısı ayrı bir yer kaplıyor.
Filmin konusu ise Emin Alper’in dört başlık altına topladığı; Ziyafet, Soruşturma, Yeni Gözaltılar ve Seçim bölümleriyle seyirciye anlatılıyor. Ziyafet bölümünün açılışıyla, Savcı Emre’nin Yanıklar kasabasına gelişini, kültürel çarpışma içerisinde karşılaştığı durumları ve yozlaşmayla yüzleşme aşamasını izliyoruz. Başarılı bir şekilde ilmek ilmek işlenen konu diğer bölümlerle daha da derinleşerek izleyenleri yerine kilitliyor. Gizem ve gerilimi rahatsız edecek seviyede iyi bir şekilde işleyen Emin Alper, özellikle kamera açıları, müzikler ve sinematografisiyle seyircinin dikkat kesilmesini sağlıyor. Birçok ipucu vererek işlenen hikaye kafamda çok sayıda soru işareti bırakmış olsa da metaforlarıyla vermek istediği mesajı çok başarılı bir şekilde veriyor. Film, toplumsal yozlaşmanın okumuş veya cahil kesimler üzerindeki etkilerini, homofobik bakış açıların temsilini, kadının ve yer aldığı statüye göre haklarının nasıl suistimal edilebildiğini çok net yansıtırken, hikayenin kurgusunu bir yerden sonra izleyiciye bırakarak farklı bir seyir sunuyor.
Son yılların en iyi yerli yapımlarından biri olduğunu düşündüğüm Kurak Günler’e kesinlikle bir şans vermeli ve hayatın gerçeklikleriyle bir kez daha yüzleşmelisiniz.