Bir anda çöle uyandınız mı? Filmlerde gördüğünüz gibi değildir o çöller. Su yok, ağaç yok, esinti yok, yiyecek yok… Susuzluğun ve açlığın verdiği vücut kuruluğu, beynin erimeye başlaması, düşüncesizliğin baş göstermesi… Size en ihtiyaç duyulan hiçbir şey yok. Hayal edebilir misiniz böylesi bir yerde yaşamayı?
Oturduğunuz yerde içinize çeken havanın boğazınızı yaktığını pekâlâ?
Düşündüğümüzde ne kadar da amaçsız ve işkenceli bir yer olduğunu hissedebiliyoruz.
Birkaç saat sonra serap görmeye başlarız. En çok arzuladığımız şeyi… Suyu, yiyeceği…
İşte tanıştığınız insanlar da böyledir.
Susuz ve ağaçsız bir çöl misali girerler hayatınıza…
İyi ve kaliteli insanlara denk geldiğinizde; içinizdeki çöllerde bir anda güller açar, çimler yeşerir, şelaleler oluşur, gökyüzü bir güneşli bir bulutlu olmaya başlar… Arada yağmur yağar, içinize huzur dolar. Şimşeklerin çakması dahil bize huzur ve keyif verebiliyor.
Bu, çölleşmemiş, yeşermiş insanlardır. Buna kaliteli insanlar diyorum ben. Kaliteli kitaplara benzetirim bu insanları. Ama çoğu kez bu insanlar yerine, en sorunlu olduğumuz yapılardan insanlara denk geliyoruz. Kendimiz sorunlu olduğumuzda sorunlu insanları kendi hayatımıza sokuyoruz sanki… Uzmanlar bu konuda çok önemli detaylar verse de bizi en çok üzen ‘saygısızlık, kullanılma hissi, salak yerine konma’ gibi birçok şeyi katabiliriz.
Anlamsız ve amaçsız bir insanla karşılaşmak; çöle düşmek gibidir işte. Hiçbir şey öğrenemezsiniz ve hiçbir şey alamazsınız. Bu da yetmezmiş gibi eziyetlidir, çileli bir yapısı vardır. Kendisine değer vermediği gibi, size de değersiz davranır, sizi değersizleştirir. Bazen azarlar, küçümser ve ötekileştirmeye başlar. Bazen akıl verir, akılsızca çıkışır. O kalitesiz insanlara tahammül etmeye çalışmak, çölleri sevdiğimizden kaynaklanıyor.
Elimizin tersiyle bir anda itmek ise, çölleri bildiğimizdendir. Yani ‘hayır’ diyebilmektir buna…
Çölde kalmanın en büyük acısı susuz kalmak ve bile bile susuzluktan ölümü görmek. Toksik insanlarla yaşamanın verdiği acı bu işte! Onların size acı verdiğini, işkenceli davrandığını bile bile onlarla yaşamımızı devam ettirmemiz.
Çöllerde kalmamızın anlamı ne?
Kendi çölümüz de kendi bahçemiz de bize yetmeli. Bence de yetecektir her şey bize… Kendi içimizde yarattığımız her şey sadece bize ait olmalı.