Kredi kartı borçları ekonomistleri bile şaşırttı

Yüksek enflasyon karşısında kartla borçlanan, dolan limiti yeni kartla borcunu artırarak çözmeye çalışan vatandaş, TCMB’nin yeni faiz kararlarıyla dara girdi. Son 7 ayda kart sayısı 10 milyon, borcu ise yüzde 146 arttı.

Kredi kartı borçları ekonomistleri bile şaşırttı

Semi Tektaş-yenikiraz.com

Ekonomi uzmanı Hafize Gaye Erkan’ın başına geçtiği Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, sıkıştırılmış para politikasına yönelerek yeni bir ekonomi dönemine girdi. Yüksek enflasyon karşısında kredi kartına borçlanarak ayakta kalmaya çalışan vatandaşlar ise, art arda yaşayan artan faiz yükseltme kararları karşısında bir de yüksek faizle boğuşmak durumunda kaldı. Borç içindeki vatandaşın tüm olumsuzluklara rağmen mücadelesi, ekonomistlere bile taş çıkarttı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, haziran ayından itibaren sıkılaştırılmış para politikasına geçip 4 ayda (2150 baz puan artırımla yüzde 8,5’tan) faizleri yüzde 30’a kadar yükseltmişti. Bu hamle sonrası, kredi kartı faiz oranları da bankalar tarafından güncellenerek aylık yüzde 3,26’ya, gecikme faiz oranı aylık yüzde 3,56’ya, nakit çekim faizi aylık yüzde 4,02’ye, nakit gecikme faizi ise aylık yüzde 4,32’ye çıkarıldı.

Faiz artışlarında en büyük darbeyi, yüksek enflasyon karşısında tartışılan TÜİK oranıyla zam alarak maaşla yaşamlarını sürdürmek zorunda kalan vatandaşlar yedi. Kredi kartı alışverişiyle borçlanarak ayı döndürmeye çalışan vatandaşlar, harcama ve nakit kullanımları oranında bir de yüksek faiz ödemek durumunda kalacak.

BORÇ KATLANDI

Türkiye Bankalar Birliği’nin verilerine göre, 2023 başında 99 milyon olan piyasadaki kredi kartı sayısı 2023’ün ilk 7 ayında 10 milyon artarak 109 milyon 826 bin 297’ye ulaştı. Tek kartla ayı döndüremeyen vatandaş farklı bankalardan ikinci, hatta üçüncü kartı alarak borcunu artırdı.

Bireysel kredi kartı borçlanması ise geçen yıla göre yüzde 146 oranında artış göstererek 551 milyar 714 milyon TL’ye ulaştı. 2022 yılında taksitli kredi kartı borçlanması yüzde 210’luk rekor bir artışla 89 milyar 764 milyon TL’den 278 milyar 570 milyon TL’ye yükseldi.

Bu arda borcu ödenmeyen kredi kartı sayısı ise 114 bin oldu.

TÜKETİM ENFLASYONU

Tüketimi azaltarak enflasyonu düşürmeyi hedefliyorlar diyen Ekonomist Fatih Güneş, “Ekonomide bir politika değişikliğine gidiliyor. Bir önceki dönem Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak zamanından başlayan süreçte ne vardı? ‘Biz faizleri bir şekilde düşük tutalım, dengeleyelim, döviz fiyatını nispeten serbest bırakalım. Hem ihracatçı faydalansın hem de tüketici ama bir yandan da faizler düştüğü için de bankalar bol kredi versin, insanlar tüketim yapsın, farklı bir bolluk, normalde olmayan bir bolluk ortaya çıksın’ mantığı hakimdi. Şimdiye baktığımızda ise Şimşek döneminde enflasyon en büyük hedef olarak göze alındı. Ve enflasyonu düşürmek için tüketimi düşürmek gerektiği politikasını uyguluyorlar. Tüketim azalırsa ne olacak? Fiyat artışı duracak, talep olmayınca böylece enflasyon azalacak, bankalardaki gerek tüketicilere verilen krediler, kredi kartları, kredi kartlarındaki taksitleri daraltarak tüketimi azaltıyorlar. Tüketim azaltma bakış açısıyla bakıldığı zaman enflasyon oluşmayacak, kimse bir şey talep etmezse almazsa malın fiyatı yükselmez politikasıyla hareket ediyorlar. Ekonomi politikaları bunun üzerine dayalı. İnsanların krediler ile yaptığı tüketimleri daraltırsak, piyasada alışveriş olmaz, enflasyon düşüş yaşar” değerlendirmesinde bulundu.

İŞSİZLİK ARTAR

“Kredi kartlarını döndürerek, asgari ücretlerini ödeyerek bir şekilde tüketimlerini sürdürüyor” diyen Güneş, “Peki, bu sürdürülebilir bir politika mı? Hayır sürdürülebilir bir politika değil. Çok tehlikeli bir durum var. Siz tüketimi azaltırsanız bir kere başta hizmet sektörü olmak üzere küçük işletmeleri tamamen batmaya sevk edersiniz. Bugün kredi kartı dediğiniz uygulama insanların aslında normal şartlar altında cebinde para taşımamak için kullandığı bir aparat. Ama bizim ülkemizde uygulama bu şekilde yürümüyor. Kredi kartlarını döndürerek, asgari ücretlerini ödeyerek bir şekilde tüketimlerini sürdürüyor. Bugün kredi kartlarını bir tuşa bassanız, durdursanız Türkiye’de hem tüketimlerin hem de ticaretin neredeyse yüzde 50-60’ını tamamen durdurursunuz. Bunun tehlikesi de şu ‘daralan emisyon’ dediğimiz piyasada ticaret hacmini daraltırsanız patır patır iflaslar görürüz.  Önce hizmet sektöründe başlar. Küçük esnafla devam eder ve ondan sonra üretim sektöründe öz kaynağı zayıf bütün firmalar ve işletmeler sıkıntı yaşar ve iflasa sürüklenirler. İnsanlar gelirlerini ölçüsünde insanca hayat süremezler. Ve akabinde krediyle döndürdükleri hayatı sekteye uğrar. Pek çok sosyal sorunu da beraberinde getirir.  Bu şekilde döndürme ile yaşayan, hayatını sürdüren olan aileler, insanlar çok ciddi sıkıntı yaşayacaklar. Mesela tekrardan işsizlik gündeme gelebilir. Eskiden çalışan işçi bulamıyoruz, çalışan bulamıyoruz. Üç vardiya üretim yapmak istiyoruz diyen üreticiler bile bugün baktığınız zaman vardiyaları üçten ikiye indirdiler. Ya da en azından işten ayrılan çalışanın yerine yenisini almamaya başladılar. Bu zaten ilk etapta üretimin düşmesi, daha sonra insanların tüketimlerinin azalarak yavaşlayarak piyasayı en kötü durumda olan bizim dediğimiz stagflasyon enflasyonun daha da ötesi piyasa daralması sonuçta piyasadaki emisyonun ve rakamların daralmasına sürükler” şeklinde konuştu.

MB’DA REZERV YOK

Uygulanan bu politikaların sürdürülebilir olmadığını söyleyen Güneş, “Geçmişte böyle uygulamalar oldu ve sürdürülebilir olmadı. Bunu geçici bir dönem yapabilirsiniz. 2-3 ay bir kemer sıkma politikası yaparsınız. Ama o kemer sıkma politikasından sonra ne yaparsınız? Sonra rahatlatıcı bazı tedbirler alırsınız. Bugün hazinede rahatlatıcı tedbir alacak kadar bir kere para yok. Merkez Bankası’nda o kadar rezerv de yok. Ve dediğim gibi yeni ekonomi yönetiminin hem dövizi hem de faiz oranlarını yükseltici anlayışındaki ekonomi modeli bir kere tamamen yabancıları Türkiye’ye bir finansal anlamda paralarını getirip değerlendirip geri götürmeye, Türkiye içerisindeki değerlerin yurt dışındaki finans kaynaklarına yönlendirmeye neden olur. Başka bir işe yaramaz. Başka bir faydası olmaz” diyerek sözlerini noktaladı.

Exit mobile version