Hoca camide öğretmen okulda

Milli Eğitim Bakanı Tekin, karma eğitime karşı yeniden bir hamle atarak “Veliler kız çocuklarını okula göndermek istemiyor” demesi üzerine İzmir Eğitim-İş 2 Nolu Şube Başkanı Cangı, “Laik ve bilimsel eğitime saldırıyorlar” diyerek tarikat ve cemaatin eliyle yapıldığına işaret etti. Eğitim-İş İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Yıldırım ise “AK Parti ittifakları da laik ve bilimsel eğitime karşı politik yönlendirmeler yapıyor” dedi.

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Turgay Kılıç

Torbalı İlçe Milli Eğitim Müdürü, Torbalı’da bulunan okullar için 15 Temmuz’da bazı okul ve kurumların süslenmesiydi. Konuyla ilgili resmi yazıda ise 15 Temmuz 2023 saat 22.00 ile 16 Temmuz 2023 saat 06.00 arasında nöbet tutacağıyla ilgiliydi. Müdür, müdür yardımcısı, gönüllü öğretmen ve gönüllü okul aile birliği üyelerinin Torbalı Meydanı’nda nöbet tutması gerektiği yazılıydı. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Eğitim-İş 2 Nolu Şube Başkanı Ahmet Cangı, “Torbalı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından paylaşıldı bu belge. 15 Temmuz gecesiyle ilgili Torbalı İlçe Milli Eğitim müdürü Torbalı okullarına bir yazı paylaşıyor. Resmi ve özel eğitim kurumlarında çalışan idarecilerin gönüllü öğretmenlerinin ve gönüllü okul aile birliğinin akşam saatlerinde Torbalı belediye meydanında nöbet tutulması istendi. İlk defa böylesi bir bilgi geldi bizlere, daha önce böylesi şeyler olmadı. Yıl döneminin kutlaması yapılıyordu; ama bu yazıdan kastedilen mevzu ilk defa gerçekleşiyor, ilk defa isteniyor. Yazıda bahsedilen okulların, kurumların süslenmesiyle ilgilidir. Torbalı ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü kendince bir işgüzarlık yaparak böyle bir nöbet olayını gündeme taşımıştır. Bu Türkiye’nin değişik yerlerinden böylesi bilgiler geliyor. Afyon’dan geldi, Rize’nin bir ilçesinden de geldi bu konu” dedi.

‘En yüksek yetkiden dillendirilmesi gerekiyor’

Ahmet Cangı

İlerleyen zamanlarda bu işin konusunun nereye varacağı üzerine sorduğumuz soruya ise, “Yıllardır laik bilimsel eğitimi yok etmenin mücadelesi içindeler. Buna değişik kılıflar ve değişik senaryolarla laik ve bilimsel eğitime saldırıyorlar. Bizler ise elimizden gelen tüm tepkileri koyuyoruz. Bu tepkilerden de ne kadar yeterli oluyoruz, ondan da emin değilim. Var gücümüzle bu savunmayı, mücadeleyi sürdürüyoruz. Burada ayrıca adım adım gidiyorlar, ÇEDES (Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum) projesinde olduğu gibi. Her yerden laik ve bilimsel eğitime saldırıyorlar.

Artık en üst perdeden, en üst ağızdan karma eğitimle ilgili değişik söylemler gelmeye başladı. Bakanın ağzından ‘aileler kız çocuklarını erkeklerin olduğu okula göndermiyorlar’ gibi söylemlerle dillendirmeye başladı. Türkiye’nin eğitim ayağındaki gidişatı istemediğimiz şekilde yürüyor. Bizler sendikal olarak gereken tepkileri gösteriyoruz; ama bu sadece bu tepkilerle olacak gibi değil maalesef. Bunların en yüksek perdeden, yetkiden dillendirilmesi gerekiyor. O da maalesef yetersiz kalıyor şu anda” dedi.

Tarikat ve cemaat eliyle laikliğe darbe

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in müsteşarlık döneminde yine benzer konuyu gündeme getirmesi ile ilgili sözlerini hatırlattığımızda ise gazetemize açıklamalarda bulunan Başkan Cangı, “İktidar yıllardır biz bir hain FETÖ darbe girişimi yaşadı bu ülke. Bunu da tam olarak anlayamadık. İçeriğini tam olarak bilemediğimiz halde öyle bir tarikat ve cemaatin bu ülkeye ne kadar zarar verdiğini hep birlikte yaşadık. 2016 15 Temmuz’unda. Maalesef tarikatın birinden kurtulalım derken, başka tarikatların eline eğitim öğretim itiliyor. Bu da tamamen hükümetin kendi politikasıdır. Cemaat ve tarikatlar eliyle yapılıyor. ‘Eğitimde hep başarısız olduk’ diyorlar, kendi zihniyetleri anlamda başarısız olduklarını da söylüyorlar” dedi.

‘Topluma kabul ettirmeye çalışıyorlar’

Eğitim-İş 2 Nolu Şube Başkanı Cangı, sendikal mücadele ile ellerinden geldiğini yaptıklarını ifade ederek şöyle konuştu “Kendince başarıya ulaşmaları için türlü hamleler yapıyorlar. Manevi danışmanlık gibi, okullardaki laik ve bilimsel eğitimi yok etmek gibi hamlelerle karşımıza çıkıyorlar. Alıştıra alıştıra bu hamleleri topluma kabul ettirmeye çalışıyorlar.

Birleşik Kamu İş Konfederasyonu’na bağlı Eğitim-İş ve bütün örgütler olarak bilimsel ve kamusal eğitimin dağılma noktasında üzerimize düşen görevi bugüne dek yaptık. Bugünden sonra da yapmaya devam edeceğiz. Bir emek örgütü olarak alın terinin savunulması konusunda mücadele etmemiz gerekirken, ülkenin içine düştüğü bu karanlık durumu savunmaya kalkışmak, alın terimizin mücadelesini sekteye uğratıyor.”

Çanak soruya çanak cevap

Eğitim-İş İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Adem Yıldırım, karma eğitimi ve laik eğitime karşı hükümetin attığı adımlara ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Bakan Tekin’e çanak soru sorulduğunu ifade eden Yıldırım, “Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in katıldığı bir programda kendisine yöneltilen bir çanak soruda, bazı ailelerin kızlarını okula göndermek istemediğini ve buna sebep olarak erkeklerle aynı ortamda eğitim almak istemediklerini söyledi. Buna çözüm olarak da kız okullarının açılması gerektiğini ifade etti. Bu bir çanak sorudur ve çanak soruya da verilen bir cevaptır. Milli Eğitim Bakanı Tekin’e şunu sormak lazım öncelikle, ‘Birkaç hafta önce Meclis’te bir yemin ettiniz, Milli Eğitim Bakanı olarak ve o metinde de ‘Hukuk’a saygılı kalacağına, demokratik ve laik devletine sahip çıkacağına dair yemin etmişti. Dolayısıyla karma eğitimin vazgeçilmez unsurlarından bir tanesi ise Karma Eğitim 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun bir maddesi ise bu maddenin dışında bir görüş beyan etmesi bakan olarak kendisine yakışmıyor. Burada da ettiği yeminin dışına çıkmış oluyor” dedi.

Laik eğitime karşı ittifak propagandası

Adem Yıldırım

Mevcut hükümetin ortaklarının da laik ve bilimsel eğitime karşı olduğunu ifade eden Yıldırım, “Nitekim Bakan Tekin’in bulunduğu AK Parti’nin ittifak yaptığı HÜDAPAR, ‘Gerektiğinde karma eğitimin sonlandırılabilecek’ yönünde bir açıklaması vardı. Ve Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı ise, ‘Manevi öncelikli eğitimi esas almalıyız’ demişti. Aynı ittifakı destekleyen büyük Birlik Partisi Genel Başkanının sosyal medya hesabından yayımladığı demeçte de ‘Laik eğitim sonlandırılabileceği ve isteyenlerin kız okullarına isteyenin de karma eğitime gönderilebileceğini söylemişti. Bir üst perdeye de yükselerek, ‘Kadınların gidebileceği hastaneler, kadın doktorlarının bakacağı hastalar, erkeklerin gidebileceği şehir hastaneleri’ şeklinde açıklamalar yapmıştı” dedi.

Cumhuriyet ile hesaplaşma

Yıldırım, “Bizler de bunun bir Cumhuriyet devrimleriyle hesaplaşma sürecinin olduğunu bilmekteyiz. Eğitim sisteminin 100 yıl geriye götürmenin hamleleri olduğunun da farkındayız. Dolayısıyla bu da toplumun direnç noktalarının sınandığına dair bir işrettir. Toplumun bu durumlara hazır olup olmadığını, vereceği tepkileri ölçmeye çalışıyorlar. Gündem sık sık başka yönlere çevriliyor. Laik ve bilimsel konular elbette başlıca konularımızdır. Şunu da çok iyi gözlemliyoruz ekonomik kriz, emekçinin hakkının verilmemesi, zamlar ve diğer konular kamuoyunun gündemine oturmuşken bir anda dikkatleri başka yönlere çevirmenin de siyasi manevra olduğu çok açık” dedi.

‘Öğretmenlerin yeri okullar din görevlilerin yeri ibadethanelerdir’

Yıldırım, mevcut hükümetin 21 yıllık sürecinde laik eğitime karşı bazı projeler geliştirildiğinin altını çizerek, okullarda öğretmenlerin daha donanımlı olduğunu şöyle anlattı “Fakat 21 yıldır iktidar olan hükümetin Türk Milli Eğitim Temel Kanunlarına aykırı birçok davranış içerisinde olduğunu bilmekteyiz. Çok değil bir ay önce ÇEDES projesi gündemimizdeydi ve hâlâ gündemimizde kalacak. Din görevlilerinin ise okullara manevi danışman olarak atanması kabul edilemez. Bizler de yine kullandığımız aynı sloganı, yine kullanıyoruz: ‘Öğretmenlerin yeri okullar, din görevlilerin yeri ibadethanelerdir.’

Çocuklarımıza eğitim verme konusunda Millî Eğitim Bakanlığının kendi personelleri, Din görevlilerinden daha donanımlıdır. Şayet bu konuda ihtiyaç varsa da dışarıda bekleyen yüzbinlerce öğretmen arkadaşımız göreve hazırdır.

Yusuf Tekin’in müsteşar dönemindeyken buna benzer şeyler söylüyordu. Kendisinin de buna rağmen Milli Eğitim Bakanlığına atanması sürpriz değildir. Görevini tamamlamak üzere gönderilmiştir. Tabii ki bizim Milli Eğitim Bakanımızdır ve kendisine ve makamına saygımız vardır.

Atatürk’ün ilke ve devrimlerine, Türkiye Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine ve Milli Eğitim Temel Kanunlarına ve Anayasa’daki laiklik ilkesine karşı her türlü hamlede Eğitim-İş olarak göreve hazırız ve bunlara diyeceğiz.”

Hoca camide öğretmen okulda