Muhammed Yava

MEHMET AKİF’TE DİN VE DÜNYA DENGESİ (2)

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Felaketin başı, hiç şüphe yok cehaletimiz” der Akif. Müslüman toplumları günümüzdeki hale getiren budur. Bir hale getirdin ki ne din kaldı ne namus/ Ey sine-i İslama çöken kapkara kabus Ey hasm-ı hakiki, seni öldürmeli evvel/ Sensin bize düşmanları üstün çıkartan el.”

Cehalet öyle bir hastalıktır ki insandaki bütün değerleri yok eder; çünkü iyiyle kötüyü ayıran ilimdir. “Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu? Olmaz ya…Tabii… Biri insan biri hayvan”

Akif aradaki farkı insanla hayvan kadar açmıştır. Öyleyse cahillerden oluşan bir milletin hayvanlar aleminden farkı yoktur. Cehaleti kovacak olan kitaptır, okumaktır. Bizde ise ” Ne Kürt elifbayı sökmüş, ne Türk okur, ne Arap/ Ne Çerkes’in, ne Laz’ın var bakın elinde kitap”

Böyle olunca da kaçınılmaz son aynı olur:  “Cenazeden o kadar farkı olmayan canlar, Damarda seyri belirsiz irinleşen kanlar.” İnsanlar adeta felç olmuş, hareket kabiliyetleri yok olmuştur. Mevcut duruma razı, kurtulmayı düşünmeyen milletlerin oluşturduğu hükümetlerin de akıbeti aynıdır:  “Dilencilikle yaşar derbeder hükümetler. Ekilmemiş koca yerler, biçilmiş ormanlar.” Kendisi gibi devleti de dilencidir. Başkalarının yardımı olmadan yaşayamaz. Memleketi “Hurafeler, üfürükler, düğüm düğüm bağlar Mezar mezar dolaşıp hasta baktıran sağlar” doldurmuştur.  Herkeste bir ufunet, bir ye’s vardır;

“Bizden adam olmaz” veya “Böyle gelmiş böyle gider” düşüncesi hakimdir: “Telkin-i hayat etmedi asla bize bir ses/ Yurdun ezeli yasçısı baykuş gibi herkes Devlet batacak! İşte bu öldürdü eşbabı.” Halbuki milletleri yücelten ilim ve fazilettir:  “Çünkü milletlerin ikbali için evladım, Marifet, bir de fazilet, iki kudret lazım” Alemi dolaşıp ne pahasına olursa olsun bunları elde etmek elzemdir:

“Alınız ilmini Garbın, alınız sanatını/ Veriniz hem de mesainize son süratini

Çünkü kabil değil artık yaşamak bunlarsız/ Çünkü milliyeti yok sanatın, ilmin yalnız.”  Akif, bu sözleriyle “İlim Çin’de de olsa alınız.

İlim, Müslümanın yitik malıdır; nerede olursa alır.” düsturlarını Müslümanlara hatırlatır. Başkalarına benzememek adına ilim ve sanattan uzak kalmanın cehalet olduğunu anlatarak çıkış yolunu gösterir: “Allah’a dayan, sa’ye sarıl, hikmete ram ol/ Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.”

Ne yapacağını bilmeden tembel tembel oturan Müslüman’dan, harekete geçmesini, her yer karanlık olsa hatta aydınlık diye bir şey olmasa, bu cehaleti kovacak aydınlığı yaratmasını bekler: “Alemde ziya kalmasa halk etmelisin halk

Ey elleri böğründe yatan şaşkın adam kalk.” Çünkü herkes çalışmakta, dünya uzaya gitmekte, kılıç, yerini kaleme bırakmaktadır. İlmin ışığında oluşan bu yeni dünyada çalışmak esastır.  “Bir baksana! Gökler uyanık, yer uyanıktır;

Dünya uyanıkken uyumak maskaralıktır.”

 

MEHMET AKİF’TE DİN VE DÜNYA DENGESİ (2)

Yorumlar kapalı.