Türkiye temsili demokraside sınıfta kaldı

Türkiye 12 Eylül Darbesinden beri yüzde 10’luk barajlı seçim sistemini kullanıyordu. Baraj 14 Mayıs 2023 Milletvekili seçiminde yüzde 7’ye düşse de temsili demokrasiye büyük darbe vuruyor. Meclis belli partilerin etrafında dönerken yüz binlerce vatandaşın mecliste temsilcisi bulunmuyor.

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Semi Tektaş-yenikiraz.com

14 Mayıs 2023’te belki de son yılların en önemli seçimi yapıldı ama tartışmaları halen devam ediyor.Seçmen sayısındaki soru işaretleri, açıklanamayan nüfus artışı, vatandaş yapılan sayısı meçhul sığınmacılar vs. Cevapsız çok soru var. Bunları “şimdilik” bir kenara bırakırsak tartışılmayan, belki de bunlardan çok daha önemli bir konu var: O da seçim barajı ve seçim sistemimiz. 12 Eylül 1980 sonrası 43 yıldır aynı şekilde devam ediyor. Avrupa’da birçok ülkede barajın 1 ila 3 arasında olması hatta bazı ülkelerde olmaması demokrasimiz açısından kara bir leke oluyor. Geliştirdiği sistem ile temsilde demokrasinin nasıl olması gerektiğini anlatan Ege Üniversitesi Öğretim üyesi Levent Kırılmaz, il bazlı milletvekilliği yerine Türkiye milletvekilliği kavramını öneriyor. Bir milletvekilinin bir ilin değil tüm ülkeyi temsil etmesi gerektiğini ifade ediyor. Baraj sisteminin kaldırılması gerektiğinin altını çizen Kırılmaz, “ Bu sistemde yüz binlerce oy heba oluyor” dedi.

“1965’TE TEMSİLDE ADALET SAĞLANDI”

1965 seçimlerinde bu sistemin uygulandığını belirten Kırılmaz, “Mevcut seçim sisteminde kabul edelim ki işimiz çok zor. Baraj sistemi demokrasi ve cumhuriyet için büyük bir engel. Aslında Türkiye olarak 1961 anayasası sonrasında, 1965 yılında yapılan ilk seçimde sıfır baraj ve milli bakiye sistemi başarıyla uygulanmış. Partiler aldıkları oy sayısına paralel bir şekilde milletvekili kazanmışlar, temsilde adalet sağlanmış. Bu sistem 1968 de kaldırılmış. Nedeni malum, iktidarların kendine ortak istememesi. Güçlü iktidar, koalisyonlar zararlıdır klişe söylemiyle tekrar eskiye dönülmüş. Geldiğimiz nokta ise malum, başka söze hacet yok. Ben de ülkemizde temsilde adaletten yanayım. Milli bakiye seçim sistemini çok yakın zamana kadar bilmiyordum ama 15 yıl kadar önce de, aynı düşünce ve mantıkla hareket edip aşağıda anlatmaya çalışacağım önerimi geliştirdim. O tarihte sosyal medya da bu kadar etkin değildi. Partilere, milletvekillerine ulaşmak kolay değildi. Ben de peşini bıraktım açıkçası o önerimin. Ama son seçim sonuçlarından sonra tekrar bu konuyu ele almaya ve düşüncelerimi duyurmaya karar verdim” değerlendirmesinde bulundu.

MİLLİ BAKİYE SİSTEMİ

Mevcut baraj sisteminin Turgut Özal döneminde başladığını hatırlatan Kırılmaz, “Milli bakiye sistemine benzemekle birlikte benim önerimin daha iyi olduğunu, en az onun kadar adil ve uygulanmasının da son derece kolay olduğunu düşünüyorum. 1965’teki milli bakiye sisteminde Türkiye yine iller bazında seçim bölgelerine ayrılmış, her ile düşen milletvekili sayısı ve bir milletvekili için gereken oy sayısı bulunup partilerin o ilde aldıkları oy sayılarından hareketle o ilde kaç milletvekili çıkardıkları bulunmuş. Artık oylar da Türkiye havuzuna eklenmiş ve eksik kalan milletvekillikleri bu artık oylara göre dağıtılmış. 2 milyon 442 bin artık oy 133 milletvekilliği için dağıtılmış. Bu dağıtımda bazı illerde sistemden kaynaklanan hatalı dağıtımlar olmuş ve ilaveten artık oylardan gelen milletvekilliklerinin dağıtılmasında partilerin hak ettikleri sayının 3’te 2’sini YSK, 3’te 1’ni parti tarafından belirlenmesi gibi bana göre anlaşılması güç bir yöntem izlenmiş.9 milyon 307 bin geçerli oyun yaklaşık yüzde 25 inin artık oy olması bir olumsuz durum bence. Nedeni de illerin seçim bölgesi olarak seçilmesi. Her şeye rağmen şimdiye kadar ki en adil seçim sistemimiz ile ilgili bu kısa bilgileri verdikten sonra kendi düşüncelerimi, önerimi, analizlerimi ve son seçim sonuçlarına uygulanmasına geçebilirim.Bildiğimiz üzere, Cumhuriyet yönetim şeklinde halk, milletvekilleri ve meclis aracılığıyla kendi kendini yönetir. Son 40 yıla baktığımızda bunun böyle olduğunu söylemek neredeyse imkânsız. İlk  tohumu Turgut Özal attı. Yüzde 10 seçim barajı koyarak yüzde 30 civarında oy alarak yüzde 60’ın üzerinde milletvekili ve dolayısıyla da meclis çoğunluğunu kazandı. Devamında AKP de bu sistemi devam ettirdi. 2002 seçiminde benzer şekilde yüzde 34 ve yüzde 66 milletvekili oranlarıyla tek başına iktidar oldu.Bu seçimde AKP ve CHP toplam yüzde 54 e yakın oy aldılar ve sadece bu iki parti meclise girdi. Yani oyların yüzde 46 sı gibi büyük bir oranı ve vatandaşın tercihi meclise yansımadı.Yıllar sonra bu seçimde yüzde 7 ye indirildi” diye konuştu.

Türkiye temsili demokraside sınıfta kaldı